İktidarlar tabii ki yıpranır. Ama muhalefet partilerinin yıpranmaları pek görülmüş şey değildir.
CHP'nin bir süredir içinde bulunduğu durumu değerlendirdiğimizde, bir ana muhalefet partisinin yıpranmasının da mümkün olabileceğini görüyoruz.
Sadece CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun izlediği çizgiden ve üslubundan kaynaklanmıyor bu durum.
Genel olarak CHP'ye egemen olan düşünce ortamının yansımaları, bu partinin çok temel meselelerde bile kararsızlık içinde olduğunu gösteriyor.
Son olarak Dersim konulu tartışmanın aldığı şekil de, bu yaklaşımın bir yansıması değil mi?
İşin daha da dramatik yanı bu konudaki kafa karışıklığının ilk defa görülmemesidir.
Aygün ve Tanrıkulu
CHP Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün'ün Dersim olayları nedeniyle CHP'nin geçmişini suçlayan açıklamalarına karşı 12 CHP'li milletvekilinin Aygün'ü protesto etmeleri ve Tek Parti döneminin uygulamalarının "Tartışmasız" biçimde savunulması gerektiğini söylemeleri benzer ilk olay değil.
Bundan önce de yine CHP milletvekili Sezgin Tanrıkulu'nun Genel Başkan Kılıçdaroğlu'nun isteği üzerine hazırladığı "Kürt Sorunu" üzerindeki raporu Parti Meclisi üyelerine dağıtıldıktan sonra, üç üye bu rapordaki görüşlere karşı olduklarını açıklamışlardı.
Bu olay hiç olmamış gibi bugüne gelindi.
Ve bu defa üç değil 12 milletvekili seslerini yükselttiler.
Lider mi aranıyor?
Damardan CHP'li Tarhan Erdem bu tabloyu şöyle yorumluyor Radikal'deki yazısında:
"- Aygün olayı ile Tanrıkulu olayı aynı modelin tekrarıdır. Önümüzdeki günlerde de benzerleriyle karşılaşacağız. Ta ki Kılıçdaroğlu'nun karşısına gerçekçi bir aday çıksın. Şimdi sessiz sedasız aranan budur."
Tarhan Erdem'in teşhisi doğru olabilir.
Ancak onun da işaret ettiği bir başka mesele var.
Kılıçdaroğlu'ndan hoşnut olmayan CHP'liler acaba CHP'nin gerçekten yenilenmesini mi, yoksa eskinin daha tutarlı biçimde devamını mı istiyorlar?
Yani siyaseti bir rejim kavgası zemininde sürdürmek ve iktidara her konuda, gerekli gereksiz laf yetiştirmek içerikli bir muhalefet modelinin daha başka bir lider tarafından sahnelenmesi mi özleniyor?
Eski çizgiye devam mı?
Veya Türkiye'nin kendi geçmişiyle yüzleşmesi gereği kamuoyunda kabul görürken, CHP'nin kendi geçmişini tartışmasının bile CHP'lilikle bağdaşmayacağını savunanlar, bunu Kılıçdaroğlu'ndan daha kararlı biçimde taşıyacak yeni bir isim mi arıyorlar?
Yoksa bu tarz siyasetin CHP'yi asla iktidar alternatifi yapamayacağı anlaşıldığı için, yeni ve farklı anlayıştaki bir lider mi aranıyor?
Siyaseti hizmete dönük bir rekabet ve bir vizyon mesleği olarak gören, önyargılarla değil yurt ve dünya gerçekleri ile olaylara yaklaşan bir yeni anlayışı mı arıyor CHP'liler?
Açıkçası iktidardan daha hızlı yıpranan bir muhalefete sahip olmak kolay iş değildir.
Bunu da başardık sonunda.