Magazin basınımız sayesinde "Aşk"ı, kadın ve erkek şöhretlerin karşı cinsle anlık birliktelikleri olarak görmeye başladık. Hani adama "Hiç âşık oldun mu" diye sormuşlar.
O da "Tam âşık oluyordum, üstümüze jandarma geldi" demiş ya.
Bugüne uyarlarsanız bu durumu "Tam âşık oluyordum, üstümüze paparazziler geldi" cevabını alırsınız medyatik şöhretlerimizden.
Sevgili Hasan Pulur da magazin rüzgârına kapılmış ve Milliyet'teki köşesinde Orhan Veli'nin kendisini anlattığı şiirine takılmış... Edebiyat tarihçilerine "Orhan Veli'nin sevgilisinin kim olduğunu bulun" görevini vermiş.
Orhan Veli kendisini anlattığı bu şiirinde sevgilisini şöyle tanımlar:
Muteber sevgili
"...Oktay Rifat'la Melih Cevdet'tir
En yakın arkadaşlarım.
Bir de sevgilim vardır, pek muteber;
İsmini söyleyemem,
Edebiyat tarihçisi bulsun"
Hasan Pulur edebiyat tarihçilerini görevlendirmeden önce Google'a girip sorusunu yazsaydı, Orhan Veli'nin ismini söyleyemediği muteber sevgilinin edebiyat öğretmeni Nahit Fıratlı (1909-2002) olduğunu o anda öğrenirdi.
Nahit Hanım
Taksim'deki Stadyum Palas'ta 1960'lı yıllarda komşumuz olan Nahit Hanım, tüm şairlerin tutkun olduğu bir hanımefendiydi.
Nahit Fıratlı ilk ve ortaokulu Kandilli 'de okudu. Erenköy Kız Lisesi'ni bitiren Nahit Hanım, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi felsefe bölümünden mezun oldu. Ankara Kız Lisesi'nde edebiyat öğretmeni olarak başladığı öğretmenlik hayatına (dönemin Milli Eğitim Bakanı Tevfik İleri ile dans etmeyi reddettiği için) sürgün edildiği Edirne Lisesi ve Haydarpaşa Lisesi 'nde devam etti. İlk kocası Halil Vedat Fıratlı'dan ayrıldıktan sonra Arif Damar'la evlendi.
Nahit Hanım Radikal'de yayınlanan son söyleşisinin girişinde şöyle tanıtılmıştı:
Şairlerin aşkı
" Cemal Süreya'nın 'Cumhuriyet döneminin küçük burjuva duyarlılığının anası' olarak tanımladığı Nahit Fıratlı'nın 91 yıllık yaşamına pek çok şairle yaşadığı aşkı sığmış. Cahit Sıtkı Tarancı, Sabahattin Ali, Necip Fazıl Kısakürek, Can Yücel, Edip Cansever ve diğerleri... Fakat o tek bir kişiye olan ölümsüz sevgisinden söz ediyor. Orhan Veli... 'Fevkalade bir insandı. Onun kadar nazik ve terbiyeli birini görmedim' diye anlatıyor Veli'yi..."
Orhan Veli Ankara'da belediyenin kazdığı bir çukura düşüp başından yaralandıktan iki gün sonra İstanbul'da beyin kanamasından öldüğü zaman (14 Kasım 1950) cebinde bulunan diş fırçasına sarılı kâğıtta Nahit Hanım'a yazdığı şu şiir varmış:
'Hiçbirine bağlanmadım ona bağlandığım kadar Sade kadın değil insan
Ne kibarlık budalası, ne malda mülkte gözü var
Hür olsak der eşit olsak der
İnsanları sevmesini bilir, yaşamayı sevdiği kadar'..."
Aşk mantığı yener
Sevgili Hasan Pulur bakarsınız bundan sonraki bir yazısında da "Mimar Sinan kime âşıktı" diye sorar ve "Kanuni ile Hürrem'in kızları Mihrimah Sultan, Mimar Sinan'ın platonik aşkıydı" cevabını tarihçilerin vermesini ister. Aslında esas mesele aşkın hafife alınmaması gerektiğidir.
"Aşk hayal gücünün aklı ve mantığı yenmesidir."
Kendisi de evli olan Ahmet Mithat Efendi, çok kıskanç bir kocası olan şair Fıtnat Hanım'a bohçacı kadın ile gönderdiği mektupta "Ihlamur'da buluşalım" der. Fıtnat Hanım cevaben "Neden Ihlamur'da" diye sorunca, Türk gazeteciliğinin piri Ahmet Mithat Efendi "Ih'ı çıkartın geriye Fransızcada aşk anlamına gelen l'amour kalmaz mı" diye cevap verir.
Aşk böyle bir şeydir yani...