Ne kadar "Yeni Türkiye" den ve "Yeni CHP"den söz etsek de büyük ölçüde "Eski"nin öğeleri yine devrede olacaktır.
Yeni Türkiye'nin eskisinden ana farklılıklarını artık bilmemiz gerekiyor.
Yeni Türkiye köylü değil kentli bir Türkiye'dir.
Artık "Sınıfsız, kaynaşmış bir millet" değiliz.
Örneğin artık güçlü bir "Orta Sınıf"ımız var.
Hatta ciddi ölçüde bir "Tüketici sınıf"a da sahibiz. "Millet"in unsurları da, bazen mozaik bazen de ebruya benzetilir nitelikteler.
Ama bütün renkler etnik kökenleri ve inançları ile farklılıklarını da korumak istiyorlar artık.
Ekonomide "Devletçilik" de rafa kaldırıldı.
Yatırımların yüzde 80'e yakınını özel sektör yapıyor.
Eski çamlar bardak oldu
Eski Türkiye'deki özel sektör ağaları da, artık yeni özel sektör ağaları ile birlikte yaşamak durumundalar.
İstanbul sermayesi kadar Anadolu sermayesi de ekonominin ağırlıklı itici gücü şimdi.
Ya da medyanın iki patronunun anlaşıp artık "Kartel" kurmaları mümkün değil.
Yahut "Ankara gazeteciliği" denilince "Genelkurmay'ın ışıkları sabaha kadar sönmedi" diye başlayan haber-yorumlar yazmanın akla gelmesi de geride kaldı.
Bu "Yeni Türkiye"yi doğru anlayan siyasetçiler, iktidarın da sahibi oluyorlar.
Ancak... Ne kadar yenilensek de "Eski"nin alışkanlıkları da, kurumsal bilgileri de bir anda yok olamazlar.
CHP'nin alışkanlıkları
Bir örnek "Yeni CHP"deki eski alışkanlıkların sürmesi değil mi?
Mesela CHP'nin "Kurultaylar partisi" olmak gibi bir alışkanlığı var ki, bu bir türlü geride bırakılamıyor.
CHP'yi yönetenler veya yönetmek isteyenler bir "Genel seçim zaferi" kazanmak için gerekenleri yapmak yerine, sayısız kurultaylardan birinde parti içi "Kurultay zaferi" kazanmaya yönlendiriyorlar enerjilerini.
Sadece Türkiye Cumhuriyeti'ni değil CHP'yi de kuran, Türkiye'nin modernleşmesi için gerekli devrimleri yapan Atatürk hayata gözlerini yumduğu 1938'de 57 yaşındaydı.
Bugün 2011'de CHP'nin "Yeni" lideri 60'larında.
Onun rakibi de 70'lerini yaşıyor.
CHP sade topluma sunduğu ideolojik yapıyla değil, "Lider" konumunda adı geçenleriyle de "Yaşlı" bir parti.
Ulaşılabilecek tek hedef
Neticede bu lider kadrosu Başbakanlık makamını değil, CHP Genel Merkezi'nin en üst katındaki Genel Başkanlık odasını ulaşılabilecek hedef olarak görüyorlar.
Bu son genel seçime giderken BDP'nin yaptığını yapıp Türkiye'nin farklılıklarından seçilmiş adayları listelerine koymak yerine "Eski Türkiye"nin başarısız isimlerine listelerinde yer verdiler.
ANAP ve DYP gibi yerleşik partileri bile yok edenler veya "Derin Devlet" anlayışına oynayanlar da CHP milletvekili adayları oldular.
Ne var ki "Değişim" fırtına şiddetinde esiyor.
CHP'nin bu fırtınaya direnenlerin barınağı konumunu sürdürmesi daha ne kadar mümkün olabilir ki?