Gazete okurları da zamanla uzmanlaşırlar. "Uzman gazete okuru"nun en önemli niteliği "Dedikodu" ile "Haber" arasındaki farkı ayırabilmesidir.
Tabii ki "Söylentiler"i veya "İhtimaller" i haberleştirmek ile "Dedikodu"yu haber olarak sunmak aynı şeyler değildir.
Dedikodunun özünde fesat vardır, olumsuzluk vardır.
Dedikoduya konu edilen kişinin olumlu hiçbir yanından söz edilmez.
Normal bir evlilik veya mutlu birliktelikler dedikoducuların ilgisini çekmez.
Bir girişimcinin başarılı olması değil, işlerinin kötüye gitmesi veya parasını genel ahlak ve görgü kurallarının dışında harcaması dedikoduya konu olur.
Siyasetçinin adı skandallara karıştığı zaman dedikoducunun ilgisini çeker.
İktidardaki bir partinin icraatı değil "Gizli" olduğu var sayılan gündemi dedikoducunun malzemesidir.
Uzman okurun farkı
Uzman gazete okuru dedikodulara bakarak hayatına ve işlerine yön vermez.
Ancak bu okur yaşamın belirsizliklerle dolu olduğunu da bilir.
Zaten hayat belirsizlikler demektir.
Kimse önündeki zamanda neler olacağını ve hatta daha ne kadar yaşayacağını da bilemez.
Bu bakımdan ihtimaller, söylentiler ve ciddi içerikli yorumlar "Haber" kadar önemlidir.
Her şey olumlu gider ve mesela bir ülkenin ekonomisi dünyaya örnek gösterilirken, o ülke bir anda ekonomik krizin merkezi de olabilir.
Bakın İrlanda'nın bugünkü durumuna veya Amerika'nın dev finans kurumlarının 2008'den sonra nelerle karşılaştıklarına...
Bunları önceden görebilmek çok zordur.
Ya da bir seçimin galibi olan siyasi parti, ertesi seçimde yok da olabilir...
Karmaşıklık durumu
Ecevit'in iktidar olan DSP'sinin bir seçim sonrasında barajın altında kalmasını nasıl öngörebilirdiniz? "Karmaşıklık" (Complexity) denilen bu olgunun belirtileri, "Haber" kapsamına giren söylentilerin, ihtimallerin ve bunları ciddi biçimde irdeleyen yorumların içinde bulunabilir.
Ancak bütün belirsizlikler, o konuya ilişkin kesin gelişmeler gerçekleştiği anda biter.
Mesela siyasette bir seçim sonucu, o seçim öncesindeki söylentileri, ihtimalleri ve bunlara dayalı yorumları geride bırakır.
Ne var ki "Haber" kisvesi altında sunulan dedikoduları bu da bitiremez.
Gündemimizi işgal eden Wikileaks belgelerinden de gördüğümüz gibi, dedikodular dünyanın tek süper gücü olan ABD'nin diplomatlarının bile kafalarını karıştırabilir.
Seçimi kazanan partinin çatlayıp bölünmesini, o partinin kurucu liderlerinin birbirleri ile boğaz boğaza gelmelerini beklemeye başlar "Haber" ile "Dedikodu"yu karıştıran diplomatlar.
Önümüzdeki yedi ay...
Önümüzdeki haziran genel seçimlerine uzanan yedi aylık süreç, gazete okurları açısından bu tür durumlara sahne olacak.
Uzman gazete okurları için tabii ki pek büyük bir sorun yok.
Onlar dedikodu ile haber arasındaki farkları çok iyi bilmekteler.
Ama gördüğüne değil okuduğuna bakan, kendi yaşamlarına da yansıyan olumlu gelişmeleri görmezden gelen ve yazılı olan her şeyin doğru olduğu gibi bir yanılgı içinde bulunanlar için, önümüzdeki yedi ay sanal gerçekliklerle dolu geçebilir.
Eleştirmeyi dedikoduculukla karıştıranlar ve dedikodu aktarımını araştırıcı gazetecilik olarak sunanlar, belirli bir kitleyi gerçek ötesi beklentiler içine itebilirler.
Bunun örneklerini görmeye başladık bile.
Yakın geçmişte okurlarını geleceğe dönük değerlendirmeleri ile hep yanıltanlar, aynı çizgiyi sürdürmekteler.