Türkiye'nin en iyi haber sitesi
BAŞYAZI MEHMET BARLAS

Eroğlu da Talat'ın çizgisini sürdürmek zorunda...

Kıbrıs Türkleri'nin yeni Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu'nu seçim başarısından ötürü kutluyoruz.
Demokrasilerde görevler bayrak yarışındaki gibi devredilir.
Mehmet Ali Talat kendi döneminin koşusunu başarı ile tamamladı. "Kalıcı çözüm"ü amaçlayan görüşmeleri başarı ile bir noktaya getirdi.
KKTC'nin varlığı şimdi eskisinden çok farklı bir yaygınlıkta, dış dünya tarafından (de-facto olsa da) kabul ediliyor.
Eroğlu'nun bu yarışta bayrağı daha ileri bir noktaya taşıması ve kalıcı çözüm görüşmelerini sürdürmesi kaçınılmazdır.
Bu arada Derviş Eroğlu'nu geçmiş günlerden farklı davranmaya zorlayacak güncel gerçekler de unutulmamalı.
Şu anda 200 bin insanın yaşadığı KKTC'deki her Kıbrıslı Türk'ten beşi Kıbrıs Rum pasaportu sahibi.
Çeşitli yayın organlarında yayımlanan ve yalanlanmayan listelere göre ilk Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'ın torunu Rauf Kürşat da Rum pasaportu almak için başvurmuş.
Yeni Cumhurbaşkanı Eroğlu'nun iki evladının da, KKTC Meclis Başkanı'nın ve altı bakanın da Rum pasaportları var.
Eğer görüşmeler bir çözüme ulaşırsa, bu pasaportların sahiplerinin ikilemleri sona erecek ve her Kıbrıslı aynı pasaporta sahip olacak.

Çözüm kimin işine geliyor?
Yani Kıbrıs Türkleri özlerinde çözüm istiyorlar.
Buna karşı Kıbrıslı Rumlar için çözüm fazla istenilen bir şey değil.
Onlar kimseye ve hatta Yunanistan'a bile muhtaç değiller.
Ekonomileri güçlü. AB'ye tam üyeler.
Demek ki görüşmeleri başarmak konusunda Türk tarafına daha fazla ustalık göstermek, uzlaşma konusunda "Taviz" fobisine kapılmadan daha fazla çözüm üretmek sorumluluğu düşüyor.
Ayrıca diğer güncel gerçekler de Eroğlu'nun izleyeceği yola ışık tutuyor.
Haberx.com'dan Hülya Okur'un sorularına cevap veren deneyimli diplomat-siyasetçi İlter Türkmen'in gözlemlerini bu noktada hatırlatayım:
- "Derviş Eroğlu bir konfederasyon istiyor, iki egemenlik istiyor. Şimdiye kadar 'Tek devlet' prensibine dayalı olarak müzakereler yürütüldü... Muhtemelen o da müzakereleri aynı düzeyde yürütmeye devam edecektir, Ankara'nın görüşü budur. Eroğlu'nun Ankara'nın görüşüne aykırı bir müzakere tutumu takınmasına pek imkan görmüyorum. Denebilir ki 'Denktaş yaptı'. Ama Denktaş, aynı zamanda Ankara'yı ikna edebilecek güce sahipti, çünkü kamuoyunu da arkasına alabilen bir liderdi Denktaş... Eroğlu bunu yapacak halde değil. Onun için Ankara'nın dediği olacak."

Ankara'ya rest çekebilmek
"Eroğlu Ankara'ya rest çekebilir
mi" sorusuna cevapları da Milliyet'teki Semih İdiz'in yazısından alıntılar yaparak bulabiliriz:
-Asgari ücretin 1.237 TL olduğu KKTC'de, en düşük memur maaşının son düzenlemelerle birlikte 1.500 TL olduğu gerçeği Türkiye'de pek bilinmiyor... "Bu değirmenin suyu nereden geliyor" diye sorulduğunda ortaya KKTC açısından pek de iyi bir görüntü çıkmıyor.
-Türkiye'den KKTC'ye ilk kez giden ziyaretçilerin, "Sanayi falan yok. Turizm desen zayıf. Peki o son model Mercedes'lerle BMW'lerin parası nereden geliyor" diye yakınmaları, ne dediğimizi ortaya koyuyor.
-Bu arada Ankara için işin bir de AB ile ilişkiler boyutu var ki, Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, Eroğlu'na diplomatik ifadelerle, "başımıza iş açma" mesajı gönderdi bile. Bu arada AB'den KKTC'ye dönük bazı rahatlatıcı adımların yolda olduğunu gösteren gelişmeler var.
-KKTC ekonomik ve siyasi açıdan bağımsız olsaydı, Eroğlu'nun seçim zaferinin çok farklı bir anlamı olurdu. Ama mevcut ortamda Eroğlu'nun işi gerçekten zor görünüyor. Zira bu kez karşısında sadece AB ve Güvenlik Konseyi değil, aynı zamanda AKP iktidarı var.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA