Türkiye'nin en iyi haber sitesi
BAŞYAZI MEHMET BARLAS

Seçimde yenilenler kazananların istifasını isterse...

Her olayı farklı kesimlerin farklı değerlendirmesi doğaldır.
Aslında çoğulcu demokrasi de bir anlamda her kafadan farklı bir ses çıkması değil midir?
Sonuçta en fazla kafayı, yani seçmeni kendi yanına çekmeyi başaran parti iktidar, lider de başbakan olur.
Bu noktadan sonra toplum iktidardan hem ülkedeki çoksesliliğe saygı, hem de ülke yönetiminde tekseslilik bekler.
Diyelim ki iktidarın her yaptığını yanlış, iktidar liderinin ve sözcülerinin her sözünü hatalı bulan bir muhalefet var...
Bu doğal bir durumdur.
Bütün bu söylediklerimizi pratiğe uyarlarsak.
Örneğin CHP'nin yükselen değeri Kemal Kılıçdaroğlu'nun her gün bir yetkiliyi istifaya davet etmesi doğaldır.
Bir gün İstanbul Belediye Başkanı Kadir Topbaş'ın, bir gün Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ın, bir gün KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat'ın istifa etmesi gerektiğini ileri süren Kemal Kılıçdaroğlu, neticede bir muhalefet milletvekilidir.

Seçimde yenilince...
İstanbul'da partisinin Belediye Başkanı adayı olmuş ve Kadir Topbaş karşısında yenilmiştir.
Seçimde yenemediği rakibini şimdi istifaya davet etmesi, herhalde siyasetin doğal bir gelişimidir.
CHP'den kopup kendi partisini kuran Ecevit'in bile Başbakan ve çakma CHP konumundaki DSP'nin bile iktidar olduğu bir sürecin sonunda, bütün seçimleri kaybeden lideri Deniz Baykal'ın istifasını istemek herhalde Kemal Kılıçdaroğlu'nun üzerine düşen bir görev değildir.
Bunun yerine iktidar partisinin "Doğrucu Davut"u Bülent Arınç'ı istifaya davet etmesi doğaldır.
1974'te CHP-MSP koalisyonu döneminde gerçekleşen "Kıbrıs Harekâtı" ının 2009'da Türk dış politikasında hâlâ bir kriz konusu olmasını irdeleyecek yerde, diyalog yoluyla soruna çözüm arayan KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat'ı da istifaya davet edebilir Sayın Kılıçdaroğlu.
Bu da doğaldır.

Her yerin muhalefeti
Çünkü CHP sade TC'nin değil KKTC'nin de muhalefet partisidir.
Çok partili demokrasinin tabii ki iktidarı ilgilendiren yansımaları da vardır.
Mesela iktidarın lideri dün söylediğinin bugün tersini söyler, dün doğru diye sunduğunu bugün yanlış olarak nitelerse bu doğal değildir.
İktidar partisinin içinde kanatların bulunması doğaldır.
Ama bu kanatların mensuplarının kendi partilerini sürekli suçlamaları, siyasi sorumluluğu sadece liderin sırtına yüklemeleri doğal değildir.
Çok partili demokrasiye geçtiğimiz 1946'dan beri bütün bu durumları tartışıyoruz.
Kendilerini "Kanat" olarak sunan partililerin aslında birer "Hizip" olduklarını da gördük, parti-içi demokrasiye aşırı vurgu yapanların o partiden kopup kendi partilerini kurmayı planlayan bölücüler olmalarına da tanıklık ettik.
Mesela Güneydoğu Sorunu ve Kürt Realitesi konusunda iç ve dış konjonktür çözümü zorlarken ve Başbakan Erdoğan da bunu konuşmalarında vurgularken hâlâ DTP'yi yok sayıp Genel Başkan Ahmet Türk'le görüşmemesi de, iktidar olmanın doğasına aykırı bir durum değil midir?

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA