Yenilmiş olmak tabii ki kötü bir durum. Ama daha kötü olan, yenilince yıkılmak, yenilmeyi hazmedememek veya galip gelene çamur atmaktır.
Yaşam her alanda rekabetlerin dünyasıdır. Uygarlık, bu rekabetin taraflarının, yani kazanan ve yenilenin birlikte yaşayabilmeleri demektir. Bu şekilde kaybeden taraf yok olmaz. Çalışır, güçlenir ve rekabete devam eder. Bu yarıştan mükemmeliyet çıkar ve bundan tüm toplum yararlanır.
Somut örnek ortada. Lig şampiyonu bu yıl Galatasaray oldu diye, Fenerbahçe de yok mu olacak yani? Belli ki yeni bir teknik çalıştırıcı bulacaklar, yeni transferler yapacaklar ve gelecek yıla daha iyi hazırlanacaklar.
Bu açıdan Fenerli taraftarların ağlamaları, sızlanmaları ve hele şenlik yapan Galatasaray taraftarlarına saldırmaları, uygar akla sığmaz. Neticede geçen yıl da Fener şampiyon değil miydi? Bu durumda geçen yıl da bu yıl da şampiyon olamayan Beşiktaşlıların ne yapmaları gerekir yani?
FANATİKLER FARKLIDIR
Yine de taraftarlığı fanatiklik haline dönüştüren futbol tutkunlarını anlamak kolay. Çünkü fanatiklikte akıl ve mantık yoktur. Davranışları sadece saplantılı duygular yönlendirir. Profesyonel futbolda çalıştırıcılar da, oyuncular da sürekli takım değiştirir, takımın yapısı da, oyun kurma tekniği de değişir... Sadece fanatik taraftarların tutumu değişmez.
Futbolu karşılaşan takımlardaki 22 oyuncu oynar. Taraftarların bu oyundaki katkısı sadece destektir. Taraftarlar golü ne atar ne de yer. "Biz iyi oynadık" diye maç ertesinde yapılan değerlendirmelerdeki "Biz", sadece duygusal bir söylemdir. Oyunculardan başka kimse oynamamıştır çünkü.
Bu şekilde 20'li yaşlardaki bir genç oyuncunun o andaki fizik kondisyonunu, ruhsal durumunu, yorgunluğunu ve belki bunalımını hiç bilmeyen bir taraftar, "Biz" diyerek kendisini onun yerine koyar. Daha da kötüsü varını, yoğunu ve itibarını o futbolcuya teslim etmiş kulüp yöneticisi, yenilgi sonunda fanatiklerin anasına babasına küfrettiğini görür.
Ama profesyonel futbol böyle bir şey işte. Daha ötesi var mı? Arjantin'de Boca Juniors taraftarları, takımlarının renklerine boyanmış tabutlarla gömülüyorlar şimdi. İngiltere'de Manchester United'ı Amerikalı (Glazer), Chelsea'yi Rus (Abramowitz) milyarderler satın aldı. Ama İngiliz fanatikler hâlâ takımları için kavga edip duruyor.
SİYASİ FANATİKLER
Bu durumda toplum olarak kaçınmamız gereken durum, siyaseti de fanatiklerin davranışlarına ve kavgalarına konu etmememizdir. Siyaset akıl, mantık ve hesap gibi öğelerin egemen olması gereken bir alandır. Demokratik rekabet ve değişim, siyasetin ve dolayısıyla toplumun istikrarını, gelişmesini ve mutluluğunu sağlar. Seçimle iktidarın değişmesi, sadece bir partinin ya da doktriner bir ideolojinin fanatikleri tarafından "Ülke elden gidiyor" veya "Rejim tehlikede" gibi ağlamalar ve sızlanmalarla değerlendirilir.
Şunu da hiç unutmayalım. Demokrasilerde hiçbir partinin sürekli iktidarda kalması mümkün değildir. Bakın İngiltere'ye. Tony Blair liderliğindeki İşçi Partisi üç genel seçim kazandı. Ama geçen haftaki yerel seçimlerde anlaşıldı ki, Blair de "Eski başbakan" olmanın eşiğinde.
Bu durumda Blair intihar mı etsin yani? Belli ki yerine bir başkası (Mesela Brown) geçecek ve İşçi Partisi yeni yönetimle gelecek seçimlere hazırlanacak.