Bir Alman Yahudisi arkadaşına gitmiş,
- Ben bu ülkede artık durmam. Yarın Almanya' yı terk ediyorum, demiş.
Arkadaşı şaşkın, sormuş:
- Neden? Ne oldu ki böyle bir karar aldın?
Anlatmış Yahudi sorununu:
- Duymadın mı? Gelecek hafta Almanya'daki bütün terziler ve Yahudiler tutuklanıp, toplama kamplarına gönderilecekmiş...
Arkadaşı şaşırıp, sormuş:
- Terzileri neden tutuklasınlar ki?
Yahudi bu soru üzerine bağırmış:
- İşte bu yüzden Almanya' yı terk ediyorum!
Bugüne ait "Alman kimliği" ndeki, Hitler döneminin izlerini alaya alan bir fıkra bu. Terzilerin tutuklanmasını yadırgayan, ama Yahudilerin tutuklanmasını neden aramadan doğal karşılayan bir düşünce yapısını alaya alıyor bu fıkra.
Acaba her ulusun belleklerde oluşmuş kimliğinde, böyle alaya alınacak yanlar var mıdır? Mesela demokrasi tarihi sürekli askeri darbelerle kesilmiş bir Latin Amerika ülkesinde, kendisini "Sivil aydın" olarak sunan bir kişi meydana çıkıp şöyle bağırsa yadırganır mı?
- Bütün politikacılar hırsız ve vatan hainidir. Bütün askerler ise namuslu ve vatanseverdir.
Bu Latin Amerika ülkesinde bilinci açık insanlar, bu tür bir söylemi değerlendirirken herhalde şöyle düşünürler.
- Bu adam, seçimde kendi partisi kazanmadığı için iktidara gelen politikacılardan nefret ediyor. Bu adam "Seçimi benim partim kazanmadığına göre, rakip parti yerine bir askeri cunta iktidarı ele geçirse daha iyi olurdu" demek istiyor.
Mesela şu anda Çin Halk Cumhuriyeti'nde yöneticilerin zihinlerindeki topluma ve siyasete bakış açısı ne biçimdir acaba?
- Halk ekonomiye katılsın. Üretsin, satsın, satın alsın. Ama halk siyasete katılmasın. Çünkü halk siyasete girince ne yapacağı belli olmaz. Bakarsınız Çin Komünist Partisi' ni ilk seçimde iktidardan uzaklaştırır bu halk...
"Türk kimliği" konusunda henüz evrensel bellekte yerleşmiş bir katı tablo yok. Örneğin Batı'nın bir bölümü bizi hala fesli karikatürlerden biliyor. Bunlar belleklerinde hala Osmanlı'dan Türkiye Cumhuriyeti'ne geçişi fark edemeyenler.
Ancak asıl sorun kendimizin kendimizi nasıl gördüğümüz konusunda kilitlenmekte.
Biz Türklerin bir bölümü de, hala tek partili Cumhuriyet'ten çoğulcu demokrasiye geçtiğimizi kabul etmek eğiliminde değil. Onlar için her genel seçim, Cumhuriyet'i rayından çıkarmaya niyetli kadroların iktidara gelmesi tehlikesini içermekte.
Onlar için halk, rejimin tehdidi. Öyle düşünenler için, kendi yandaşlarının kazanmadığı seçimler gayri meşru. Onlar "Hukukun üstünlüğü" ne değil, "Üstünlerin hukuku "na inanıyor. Bereket bir Latin Amerika ülkesi değil Türkiye. Bu mutsuz azınlık evrensel bellekte kesinlikle "Türk kimliği" nin temel öğesi olarak görülmüyor. Aksi halde AB yolculuğumuz söz konusu bile olamazdı.