Siyaset sadece öfkelerin, kavgaların mesleği değildir ki. Siyasette, başta felsefe olmak üzere insan düşüncesinin ürünü olan her çeşit değer de bulunmalıdır. İyi ve seçkin siyasetçiler de bunun farkında oldukları için, mesleklerine tepeden bakmayı ve zaman zaman alaya almayı da denerler.
Rahmetli Turan Güneş, böyle siyasetçilerdendi. Onunla Türk siyasi yaşamının 1946-80 arasını ele aldığımız söyleşiyi "Türkiye'de Darbeler ve Kavgalar Dönemi" kitabıma almıştım (Birey Yayınları). Bu söyleşiye zaman zaman yeniden bakarken Türk siyasetçilerinin mesleklerini çok fazla ciddiye aldıklarını ve "Ağır ol molla" sendromundan hala kurtulamadıklarını düşünürüm. Siyasetin yeni bir Turan Güneş üretememesi beni üzer.
Bugün özellikle CHP ve Deniz Baykal tarafından temsil edilen muhalefetin, AK Parti iktidarını eleştirmek için AB karşıtı olması, aslında gülünç değil mi? 1995'te Çiller Başbakanken Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı olan Deniz Baykal'ın "Gümrük Birliği fatihi" rolünü oynadığını unutanlara, dünkü Hürriyet'te Yalçın Doğan ne güzel hatırlatmalar yapmıştı:
- 95 Aralık gazetelerini şöyle bir karıştırmak yetiyor. Her gün, her gazete Baykal' ın Gümrük Birliği'ni öven demeçleriyle dolu. Bugün AB yönünde atılan adımlara karşı sırtını dönmesiyle birebir çelişen bir tavır. Hele de, TBMM' de mahalle çocukları gibi, ' AB belgesi bize geldi, gelmedi' türünde itişip kakışmalara, başka partilerin Gümrük Birliği' ni küçümseyen eleştirilerine hiç yüz vermiyor. Cevabını anında yapıştırıyor... Bugün kadersiz ve kısmetsiz biçimde, AB karşısında MHP ile aynı çizgide buluşan CHP, aslında kendi yakın geçmişiyle birkaç defa ters düşüyor.
Ben CHP'nin durumunu anlamak için yine Turan Güneş'ten ipucu bulmaya çalıştım ve buldum da. Aynen aktarayım: I950 seçim kampanyasında yerel Demokrat Partililerden Tahsin Marmara kürsüye çıkıp "İsmet Paşa asker kaçağıdır" demiş ve müthiş alkışlanmış. Bizim Yuvacık köyünde ağzı laf yapan ve Demokrat Hasan diye bilinen kişiye kahvede otururken sordum. "Yahu Hasan, koca İsmet Paşa asker kaçağı olur mu be" dedim. O da "Valla Turan Bey, Burası Rum çeteleri ve kiliselerle doluydu. Bizi bunlardan İsmet Paşa kurtardı savaşta. Ama bugünkü dünyada İsmet Paşa işimize gelmiyor. Cahil adamım ben. Nasıl anlatacağım CHP'nin eksiğini fazlasını. İstemiyorum manasına ona asker kaçağı diyorum" diye cevap verdi bana.
Evet.. Şu anda Deniz Baykal'ın "Yuvacıklı Hasan" mantığı ile konuştuğunu neden düşünmeyelim? Yoksa, Türkiye'de en büyük uyum paketini 1920'lerde açan, 1000 yıllık alfabeyi bir günde değiştiren CHP'nin bugünkü Genel Başkanı, nasıl AB'ye üyelik çabalarına karşı olabilir ki?
Merak etmiyor musunuz?
Sayın Baykal yarın kalkıp "Kuş gribinin sorumlusu bu iktidardır. AB bizi kuş gribi ile izole etti. Müzakere Çerçeve Belgesi böyle olmasaydı hastalıklı göçmen kuşlar da serbest dolaşımdan yararlanıp Avrupa'ya uçabilirlerdi" benzeri bir konuşma yaparsa şaşırır mısınız?
"Sakal-ı Şerif skandalı" dolayısıyla neredeyse İslam dinini Erdoğan'a karşı koruma rolüne soyunduğuna göre, kuş gribinde de bu iktidarı vurmak fırsatını neden değerlendirmesin ki?