Türkiye'nin en iyi haber sitesi
BAŞYAZI MEHMET BARLAS

Demirel'le ortak yanlarımız çok fazla..

Aslında eski Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'le aynı kuşaktanız. Aramızdaki yaş farkı olsa olsa 10-15 yıldır. Nasıl Demirel için aklına esen " Artık siyasetten emekli olsana " diye yazılar yazıyorsa, zaman zaman bana da bazı sayın okurlarım " Artık emekli ol, köşeni gençlere bırak " diye mesajlar gönderiyorlar yazılarıma kızdıklarında.
Neyse, bu başka bir konu. Siyasetten ve gazetecilikten yaş haddi dolayısıyla emekli olunmuyor. Ancak şartlar, yani bazen darbeler, bazen karteller resen emekli ediyorlar bizleri.
Asıl konuya dönersek. Dünkü Tercüman'da Demirel'in Mehmet Canıtatlı'ya verdiği demeç vardı. Bu demecin bir bölümünde şöyle demişti eski Cumhurbaşkanı:
-Türkiye' nin nüfusu 50 yılda 20 milyondan 72 milyona geldi. Buna rağmen gayri safi milli hasıla arttı. Kişi başı gayri safi milli hasılada 150 dolardan 6 bin dolar seviyelerine gelindi. Türkiye, bugün her şeyi üretir ve satar hale gelmiştir. Devletin gücü halkın gücüdür. Devlet olarak daha ileri gitmek istiyorsak çıkalım ticaretin, sanayinin ve finansın içinden. Ne yapalım? Emniyeti, asayişi, düzeni, eğitimi, sağlığı yapalım. Çevreyi hudutlarımızı koruyalım. Türkiye' yi artık ileriye götürecek olan devlet değildir. Devlet şemsiyedir. Meseleler bugünden yarına hemen çözülemeyebilir. Ben, yüksek moralli bir Türkiye istiyorum.
Demirel'in bu sözlerini okurken düşündüm ki, özellikle yabancılarla konuşurken ben de böyle şeyler söylüyorum. Bazen yabancı bankacılar, bazen kurumsal yatırımcılar gelip, biz gazetecilerden ülkemiz hakkında bilgiler alır. Bunlarla görüşürken ben de, son 50 yılda Türkiye'nin nereden nereye geldiğini anlatır, dururum.
Ama kendimle baş başa kaldığım zaman hep aynı noktaya takılır ve cevap veremem kendime:
- Tamam biz ilerledik de, aynı dönemde bizimle yarışan diğer ülkeler neden daha hızlı ilerlediler?
Demirel'in şimdi yapılmasını gerekli bulduğu şeyler yapılsa, tabii ki iyi olur. Yani, " Devlet olarak daha ileri gitmek istiyorsak çıkalım ticaretin, sanayinin ve finansın içinden. Ne yapalım? Emniyeti, asayişi, düzeni, eğitimi, sağlığı yapalım. Çevreyi hudutlarımızı koruyalım. Türkiye' yi artık ileriye götürecek olan devlet değildir. Devlet şemsiyedir. " Peki ama, önemli bir bölümünde Demirel'in de söz sahibi olduğu dönemlerde bunlar neden yapılamadı? Bırakalım uzak geçmişi. 1991'de yeniden Başbakan olduğunda Cumhurbaşkanı olan Özal'la çekişeceğine işbirliği yapsaydı, Türkiye'nin 1990'lı yılları ziyan olur muydu? Amacım asla Demirel'den hesap sormak değil. Ülkeye hizmet etmek için didindiğini de biliyorum. Ama neticede aynı kuşaktan ve aynı topraktanız. Yapılması gerekenleri bilir ama gerekeni çoğunlukla yapamayız.
Sanki ben de içinde bulunduğum basının, gelişmiş dünya basınından farklı negatif yanları olduğunu bilmiyor muyum? Bunca yıllık meslek hayatımda kendi yazılarıma özen göstermekten öteye ne katkım oldu ki basına? Demirel de bizim gibi. Bu coğrafyada " Ayakta Kalmak " bile büyük başarı neticede. Bu arada dünyadaki " Başarı Ölçüleri "ni görmezden gelirseniz, kendi başarılarınızla övünebilirsiniz de.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA