Alışmışız bir kelimeye takılıp, karşımızdakini yok etmek üzere kavgaya girmeye. Bu arada karşımızdakinin içinden çıktığı kurumları da bir anda yok saymaya veya aşağılamaya hazırız. Buna örnek verirsek, mesela " Mülkiye " ve " Mülkiyeliler " üzerine yapılan tartışmaları gösterebiliriz.
Geçenlerde AK Parti çoğunluğu hızlı yasalaştırma yapabilmek için TBMM İçtüzüğü üzerinde değişiklik yaptı. Bunun üzerine de Mülkiyeliler Birliği'nden " Almanya'da faşizm de bir iç tüzük değişikliği ile gelmişti " doğrultusunda bir tepki çıktı.
Şimdi de " Zaten Mülkiye kapıkulu yetiştirmek için kurulmuştu " benzeri karşı tepkiler seslendirilmekte.
Oysa biliyoruz ki belirli eğitim kurumlarının Türkiye'deki anti demokratik altyapının sorumlusu olarak suçlanmaları halinde, bundan hiçbir ekol kendini kurtaramaz.
Sanki Mülkiye öyledir de Hukuk farklı mıdır? Üniversiteler özgür düşünce ortamını sağlayamadı ama Medreseler mi bunu sağlamıştı? Harbiye mezunları darbe yaptığı zaman, sivil okulların mezunları buna alkış tutmuyor mu? " National Geographic Türkiye "de okuyup öğrendim. Meğer Berberi kültüründe " Aşk "ı iç organlardan " Karaciğer " temsil edermiş. Bizde de çoğulcu özgür düşünceyi herhalde eğitim kurumları temsil etmiyor.