Yeni dünyada dış ilişkiler artık sadece diplomasinin ve hatta sadece Devlet'in tekelinde değil. Küreselleşmenin ortaya çıkardığı "Paralel Diplomasi" denilen olgu, medya yöneticileri dahil, her kurum ve kuruluşun kendi karşıtlarıyla ilişki kurmasını gerektiriyor.
Pazar günü eski MİT Müsteşarı ve emekli büyükelçi Sönmez Köksal'la, bu yeni dönemde Dışişlerinin rolünü ve durumunu konuştuk. Aldığım notları siz sayın okurlarıma yansıtayım:
-Dış ilişkilerdeki çeşitliliği ahenkleştiren ve bu ortak çabaları ülke yararına maksimalize eden Devlet'in elindeki en önemli araç da Dışişleri Bakanlığı'dır. Ancak "Dışişleri Bakanlığı bu görevi yerine getirmek için, gerekli yasal, teknik, maddi ve manevi araçlarla teçhiz edilmiş midir" sorusunun yanıtını göz ardı ederek, tüm sorumluluğun insan kaynakları kısıtlı, alt yapısı sınırlı, yetersiz maaş sistemi ile motivasyonunu kaybetmiş, yanlış personel politikaları ile büyük terfi tıkanıkları yaşayan bir Bakanlığın sırtına yüklemek büyük haksızlıktır.
Sönmez Köksal'a göre Türk Dışişlerini şu anda ciddi bir "Personel Politikası" sorunu var.
-Son dönemlerde izlenen yanlış personel politikaları sonucu, iyi ve vasat memur farkı ortadan kalktı. "Merit ilkesi" bir tarafa bırakılarak "Kıdem" esas alındığından adeta herkes eşitlendi ve sınırlı birkaç istisna dışında, herkes Büyükelçi yapılmaya başlandı. Bu uygulamanın en olumsuz sonucu kadrolardaki birikim nedeniyle Büyükelçilik yaşının 54/55 gibi gittikçe yukarıya çekilmesi, bunun da sonucu olarak, yeterli tecrübeyi kazanmış, üst derecede sorumluluk üstlenme kıvamına gelmiş Büyükelçi sayısının gittikçe azalması oldu. Zira, 54/55 yaşında Büyükelçi olan bir diplomatın 4/5 yıl sonra Merkez'e dönüşünde 60 yaş sonrası bir dış görev şansı iyice azalmakta.
Köksal çözümü "Diplomatlar 40 yaşında da büyükelçi olabilmeli" diyerek gösteriyor.
- Müsteşar ve Yardımcıları ile Genel Müdürlerin, Büyükelçi olarak en aşağı Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi Daimi üyesi ülkelerinde, BM, DTÖ, Cenevre, Viyana gibi uluslararası kuruluş veya merkezlerinde, bir komşu ülkede ve bir AB ülkesi gibi merkezlerde çeşitli Büyükelçilik görevinde bulunarak gerekli tecrübe ve değerlendirme yeteneğine kavuşmuş olmaları gerekir. Bu çizgiyi izlememiş son derece başarılı Müsteşar ve yardımcıları var. Ancak sorun geleceğe dönük bir eğilimin saptanması. Bunun için de, süratle mevcut uygulamaya son vererek, Büyükelçi unvanına kalıcılık (Müktesep hak) kazandırmadan, gelecek vaad eden, sorumluluk yüklenmeye hazır diplomatların 40'lı yaşlardan itibaren Büyükelçi olmalarının önünün açılması gerekir.
Tabii bir de Dışişleri personelinin yaşam standartları sorunu da var gündemde:
- İftihar ettiğimiz yeni yetişen kuşakları genel anlamda Devlet daha özelinde de Dışişleri Bakanlığına çekebilmek gerekir. Bu da, yeterli iç ve dış maaş, sistemli meslek içi - yurt dışı mastır, doktora, lisan öğrenimi - eğitim imkanlarının geliştirilmesi, terfi ve geleceğini görebilme gibi özlük haklarının geliştirilmesiyle mümkün olabilir. Dış görevlerde, Türk diplomatlarının yabancı emsalleri karşısında komplekse kapılacak derecede ortaya çıkan maaş uçurumun süratle kapatılması gerekir. Türk diplomatını Merkez'e dönünce nasıl geçineceğim sıkıntısından kurtarmak gerekir.