Ucu açıkmış müzakere sürecinin. Bir aksilik olursa, müzakereler askıya alınacakmış.
Reformların kağıt üzerinde değil uygulamadaki varlıkları anlam taşıyacakmış.
Bilelim ki bu koşullar, AB yolundaki Hırvatistan, Bulgaristan ve Romanya için de geçerli.
Ayrıca hatırlayalım ki, 1970'lerin sonunda Türkiye "Katma Protokol"ü askıya almasaydı, şimdi AB'nin Türkiye'nin müzakerelerini askıya alma durumu gündemde olmazdı.
Türkiye Yunanistan'dan önce AB'ye girmiş olurdu.
Bu yoldaki adımlar hiç bitmeyecek.
Baksanıza, Alaattin Çakıcı bile, Türkiye'deki "Sessiz Devrim"in farkında.
Bundan sonra bize düşen, bu devrimi yer üstündekilerin de artık görmezden gelemeyecekleri ve kulaklarını tıkasalar da duyacakları hale getirmek.
Yolumuz açık olsun!