Kara Kuvvetleri Komutanı Or- general Aytaç Yalman'ın, "Liderlik" konusunda yaptığı konuşmanın özetini, cümlelerin altını çizerek okudum.
Org. Yalman, "Bilgi Çağı"na girildiğini vurgulayan konuşmasında, çarpıcı ifadelerle bu çağın lider tanımını yapmış.
Bir örnek vereyim: - Bundan böyle liderler, sadece uzmanlıklarıyla, otorite veya karizmalarıyla etkili olamayacaklardır. Bilgi toplumunda, entelektüel liderlere gereksinim duyulmaktadır.
Org. Yalman'ın, üzerinde tartışılması gereken bir başka gözlemini daha aktaralım:
- Bilgi çağı olarak da anılan içinde bulunduğumuz ortam, tehditle-fırsatın, kaosla-gelişmenin, evrensellikle-özgünlük veya bölgeselliğin aynı pencereden değerlendirildiği bir dönemdir. Bu gün ancak, bilgi çağının yönelimlerine uyum sağlayan kurum ve liderler, bu kaotik yapıyı fırsatlar haline getirebileceklerdir.
Kara Harp Okulu'ndaki "Liderlik Sempozyumu"nda konuşan Org. Aytaç Yalman, "Uyum sağlamaya önce kendimizden başlamamız gerektiğini düşünüyorum" cümlesiyle, sivillerin olduğu gibi askerlerin de "Değişim" karşısında gözü kapalı durmamaları gerektiğini vurgulamıştır.
Bir gün önce de, Genelkurmay Başkanı Org. Hilmi Özkök yaptığı basın toplantısında, benzer söylemleri seslendirmişti.
Org. Özkök'ün "Ben sesin gürlüğüne değil, aklın önderliğine itaat etmek isteyen askeri bir nesle komuta ediyorum" şeklindeki cümlesini, önceki günkü yazıma konu etmiştim.
TSK'nın komuta kademesinden açıklanan bu düşünce ve gözlemler, Türkiye için, eskisinden farklı bir sosyo-politik ortamın da habercileri olarak algılanmalıdır.
Artık tüm dünya, "Emir demiri keser" söyleminin, gerçekleri ifade etmediğini biliyor.
Aslında dünya "Bilgi Çağı"nı da geride bırakmak üzere.
Gerçekten, bilgi öylesine yoğun ve kesintisiz biçimde üretilip, iletilmeye başladı ki, şimdi yöneticilerin önünde, "Doğru Bilgiyi Seçmek" ve "Doğru Kararı Verebilmek", bilgiye ulaşmaktan daha öncelikli konular haline geldi.
"Executive Excellence" dergisinin nisan sayısında, yönetim uzmanı Brian Ward liderlere şu tavsiyelerde bulunuyordu:
- Herkesi dinleyin. Değiştiremeyeceğiniz durumları hesaba katın.
- Gerçekler ya da riskler arasında kaldığınızda, pusulanız vizyon, misyon ve değerleriniz olmalı.
Aynı dergide Peter Block da, "Eğer değişim olacaksa, bu sizinle başlayacaktır. Düşünme tarzınızı değiştirin. Bunu başkalarını kontrol etmek için gizli bir anlaşma olarak değil, kendiniz için yapın" diye yazmıştı.
Önce Org. Özkök'ün, dün de Org. Yalman'ın cümlelerinden anladığımıza göre, TSK komuta kademesi, dünyadaki düşünceye ve yönetime dönük yeni arayışlara karşı ilgisiz değil.
Bu ilgi "Devlet"in ve toplumun tüm kurumlarının, yeni çağa daha hazırlıklı girmesini sağlayacaktır.
Dünü bugünle karıştırıp, anakronik yaşayan devletlerin başlarına gelenleri sürekli görüyoruz.
Ve artık biliyoruz ki, "Güvenlik" kavramının eşanlamlı karşılığı, kesinlikle "Statüko" değildir.
Bugün ve yarın da, kendimize temel değerler olarak seçtiğimiz "Cumhuriyet", "Demokrasi", "Laiklik" gibi olgular, ancak doğru bilgiyi seçen ve doğru kararları alabilen değişim mühendisi nitelikli yöneticiler tarafından korunabilir, daha ileriye taşınabilir.
Bu bakımdan, iki komutanın seslendirdiği söylemlerin, TSK'nın eğitim programlarına da yansıtılması gerekiyor.
Geleceğin komutanlarının eğitiminde, her görüşün yansıtıldığı, farklı bilgiler arasından doğru olanı seçip, doğru karar alabilmenin öğretildiği bir model, mutlaka oluşturulmalıdır.
Böylece "İç Düşman" yerine, "Farklı Görüş Sahibi" kavramı da, öğrenilir.