DÜNYACA ÜNLÜ YILDIZLAR AKŞAM YEMEĞİNDE BİR ARAYA GELDİ
Bunca yıllık meslek hayatımda Uluslararası Antalya Film Festivali'ne ilk kez katıldım ve muhteşem bir gece yaşadım. Ama önce gündüzden başlayalım... 'Festival korteji yola çıkıyor' dediklerinde otelin kapısına çıktım ancak araçları ve o müthiş konvoyu görünce, ben de bir arabaya bindim. Antalya'nın muhteşem havasında herkes yolların kenarlarına dizilmiş, korteji selamlıyor ve alkışlıyor. Antalyalılar, festivallerini seviyor, gelen yıldızlara büyük ilgi gösteriyor. Kortejden sonra otele döndük, akşam açılış töreni için hazırlandık. Festivalin onur konuğu Catherine Deneuve ve Jeremy Irons ile aynı otelde kalıyoruz. Onları lobide sık sık görüyorum ama kulağımda şu sözler var: 'Catherine Deneuve biraz mesafeli ve soğuktur. Zaman zaman terslikler yapar.' Açılış töreninde ödülünü almak için sahneye çağrılan Deneuve'ün, kendisine ödülünü veren Türkan Şoray'ı yanaklarından öptüğünü ve sahneden inerken koluna girdiğini görünce, 'Yok canım, o kadar da değil' diyorum.
LAZER GÖSTERİSİ HOŞUNA GİTTİ
Törenden sonra medya ana sponsoru olduğumuz festivalin konuklarını bir akşam yemeğinde ağırlayacağız... Yazarlarımız Hasan Bülent Kahraman, Şelale Kadak, a haber Genel Müdürü Haluk Çimen, Kurumsal İletişim Müdürü'müz Fecir Alptekin, ben ve Sinan Özedincik... Kaleiçi'nde yer alan Club Arna'da hazırlanan dev masada yerlerimizi alıyoruz... Catherine Deneuve'ün yanına oturuyorum, elimdeki çiçeği kendisine uzatarak "Bu sizin için" diyorum. Teşekkür ediyor, çantasının üzerine koyuyor. Hemen karşımda oturan sevgili Hasan Bülent Kahraman Hoca'ma "Hocam, sizden de destek bekliyorum" diyorum. Kahraman, sinemadan sanatın diğer dallarına uzanan güzel bir sohbet başlatıyor, konu Bodrum ve İstanbul'a uzanıyor. O sırada Kaleiçi'ndeki restoranın tam karşısındaki kayalara lazerle yabancı konukların adı yazılıyor. Deneuve'e gösteriyorum, hoşuna gidiyor ve arkadaşı Christophe'a "Bir fotoğrafını çeker misin, Instagram'a koyarız" diyor.
'EVE GİRİNCE ŞÖHRET DIŞARIDA KALIR'
Pazar SABAH'ta onun yaşam öyküsünün anlatıldığı sayfa ile SABAH'ın birinci sayfasında yer alan fotoğrafını gösteriyorum; "Bunu bugün otelde gördüm ama inceleyemedim. Gazeteyi yanıma alabilir miyim?" diyor. Ve sohbet koyulaşmaya başlıyor... Deniz ürünleri yemediğimi görünce "O zaman ne yiyeceksiniz?" diyor, "Siz merak etmeyin" diyorum. Önce bir meyve kokteyli içiyor, ardından kırmızı şaraba geçiyor ve art arda sigara yakıyor. İlhami (Yıldırım) fotoğraflarımızı çekerken sigarasını saklama gereği duymuyor. Ama en ilgi çekici özelliği; ne objektife bakıyor, ne de göz teması kuruyor. Evine girdikten sonra şöhretli kadının dışarıda kaldığını söyleyen sanatçı, sanırım kendini böyle koruyor. "Unutmak en büyük özgürlük" demesi de bu yüzden. Sinemada 62 yıllık kariyerin hatıralarıyla dolaşmak büyük yük olsa gerek çünkü.
'HER GÜN TÜRK KAHVESİ İÇERİM'
Biz sohbetimizi sürdürürken, Jeremy Irons'ın eşi Sinead Cusack, Şelale Kadak ile koyu bir sohbete daldı. Irons ödülünü hemen tabağının yanına yerleştirdi. Türkiye'yi çok seven aktör, herkesle fotoğraf çektirdi. "Sizin yerli içkiniz nedir?" diye soran Irons, daha sonra rakının tadına baktı. Kathleen Turner son derece doğal ve samimiydi. Mena Suvari ise gençliğinin verdiği avantajla herkesten daha rahat ve olduğu gibiydi. Limanın kayalıklarına lazerle adlarının yazılı olduğunu görünce hemen selfie çekti. Yine masanın bizim tarafına dönersek... Kendime bir Türk kahvesi söylerken Deneuve'e, "Bilir misiniz Türk kahvesini, hiç denediniz mi?" diye sordum. Yanıt şaşırtıcı: "Evet, evde bir kahve makinam bile var. Her gün içerim. Kahvem de Yunanistan'dan gelir." Diyorum ki; "Haftaya cumartesi Paris'teyim. Size şahane bir Türk kahvesi getireceğim." Arkadaşı Christophe, "Kahve falınız da var değil mi?" diye soruyor. Hasan Bülent Kahraman beni işaret ederek "Hanımefendi çok güzel kahve falı bakar" diye adımı ortaya atıyor. Eyvah! Christophe hemen fincanını kapatıyor ve yanıma gelip oturuyor. 'Hadi bakalım' diyoruz ve başlıyoruz konuşmaya... Ben bir şeyler söyledikçe, "İnanılmaz, her şeyi biliyor" diye çığlıklar atıyor. O böyle heyecanlanınca, Deneuve de bir hamleyle fincanını kapatıp önüme koyuyor ve "Bana da bakar mısınız?" diyor... Hadi bakalım...
HİÇ AKSİ VE MESAFELİ DEĞİLMİŞ
Bülent Hocam fincanın içini daha iyi görebilmem için telefonunun ışığını yakıyor, herkes çevremizi sarıyor, Sinead Cusack, eşi Jeremy Irons'a seslenip "Gel bak, burada fal bakılıyor" diyor. Ne söylesem ki? Gördüğüm şekilleri anlatıyorum. Ve ağzımdan Sergey diye bir isim çıkıyor. Durup düşünüyor Deneuve... "Paris'te bu isimle tanıdığım kimse yok" diyor. Ben de "Bu Fransız değil, bir Rus" diyorum nedense... Ve Christophe hemen yorum yapıyor; "Bu bir aşk olmasın?" Kimbilir! Aksi ve mesafeli dedikleri Catherine Deneuve kahkahalar atıyor. "Bu söylediklerinizi unutmayacağım" diyor. Chriptophe telefonunu verip "Haftaya Paris'te görüşelim, mutlaka bizi ara" diyor. Ve SABAH'ın yıldızlar gecesi sohbetle, keyifle, dostlukla noktalanıyor...
ÖDÜLÜNÜ, SULTAN'IN ELİNDEN ALDI
JEREMY IRONS'IN OYUNCULUK ŞOVU
KIRMIZI HALIDA GÖZ KAMAŞTIRDILAR
KORTEJ GEÇİŞİNDEN RENKLİ KARELER