Aman sakın ha!
Diyeceğim de...
Devlet biliyor zaten.
Upuzun bir tarihin birikimi var.
Neyi mi kastediyorum?
Avrupa'nın şimdi köşeye sıkışınca, başladığı "gel gel"lere güvenilmeyeceğini kastediyorum...
Bu hesapçılığı ezberledik artık...
Değişirler, samimi olurlar mı?
Bana sorarsanız, asla...
Şu konjonktür çok yanıltıcı zaten...
"Elbet değişecekler" diyenler olabilir, onları da anlarım...
Ama ekran çubukluları arasında ve akademya koridorlarında Avrupa'yla kucaklaşmaya dünden hevesliler var ki, onlara hiç aldırmayın!
***
Bakın, defalarca yazdım...***
Gördük İkinci Dünya Savaşı öncesinde...***
Dönelim, Avrupa'nın Türkiye'ye yeni tip sıcak mesajlarına...
Yahu bu Macron daha geçen yıl "Avrupa vizyonunda Türkiye'ye yer yok" mesajları vermemiş miydi?
Şimdi değişen şey stratejik fikirleri değil, taktik hesapları...
Almanya mı?
Merz hükümetinin Türkiye'yle yeni tip yakınlaşma yerine yeniden Putin'le yakınlaşma yolunu seçeceğine emin olabilirsiniz...
Uzatmayayım...
Nasılsa çok konuşacağız bunları...
Devletin bildiğini biz de bilelim; Avrupa hep ne kadar dostumuzduysa, ancak o kadar dostumuz(!) olarak kalacak...
***
NOT DEFTERİ
Tek çıkar yol gerçekdışına sığınmaktır, eğer gerçekleri onarmak elinden gelemiyorsa... (N. GOGOL / Bir Delinin Hatıra Defteri)
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz
Haşmet Babaoğlu | Avrupa'nın sahte hoşlukları