"4 Temmuz 1915. Saat 5. Suriye'nin kızıl ufkunda Halep Kalesi'nin surları göründü. Yarım saat sonra da büyük garına girdik. Burasının, Osmanlı İmparatorluğu'nun bölgedeki merkezi olarak bir ünü vardı. Benimle aynı trende, jandarmalar tarafından koruma altında sürgüne gönderilen bir İngiliz genç ve ailesiyle birlikte bir Amerikalı doktor vardı. Güç durumlarını görünce yardım etmek istedim. Sürgün olmalarının hayatlarının tehlikede olduğu anlamına gelmediğini anlatmak istedim."
***
Suriye, Irak, Filistin, Lübnan...
Biliyorsunuz, pazar günleri bu köşede şiddetle yeniden dikkatimizi odakladığımız bu coğrafyayı şekillendiren geçen yüzyılın başlarına dönüp hatıratlara ve edebiyata bakmayı önemsiyorum...
Bugünkü "köşe konuğum" tuhaf bir adam:
Rafael de Nogales Mendez.
Venezuelalı bir asker.
"Hayda! Ne işi var oralarda?" dediniz elbette...
Henüz 17 yaşındayken İspanya ordusunda savaşmaya başlayan bir maceracı...
Birinci Dünya Savaşı çıkınca 1914 Eylül'ünde Almanya'ya gidiyor. Derken kendini Nisan 1915'te jandarma subayı olarak Osmanlı ordusunda buluyor.
Beni tabii Halep'teki görevi sırasında yaşadıkları ilgilendiriyor...
Çünkü hatıratına baktığımızda
bölgede yaşananların sandığımız kadar düz olmadığını anlıyoruz ki, bu önemli...
***
Hikâye
Osmaniye'nin Mamure tren istasyonunda başlıyor...
Dönem Ermeni tehciri dönemi...
Ortalık çok karışık...
"Bir gece Mamure'de silah sesleri ve gürültüyle uyandım. Karargâhın yanıbaşındaki şosede birçok ceset ve devrilmiş araba gördüm. Arabaların öküzleri çalınmıştı...
Halep'te de durum farklı değildi. Sokaklar dilenciler ve ölümün eşiğinde hastalarla doluydu. Bir yıl sonra aynı durum Kudüs'te oldu. Yahudi bölgeleri ve Arap mahallelerindeki pislikten tifüs şehre iyice yerleşmişti."
***
Mendez, bölgedeki herkese yakındı, her kesime sevgi besliyordu ama
levantenler hariç...
Onlar için hatıratında şöyle yazmıştı:
"Halep'in sosyetik Hıristiyan hanımları, Cemal Paşa'yı memnun etmek için yarışıyorlardı. Paşa bunların akrabalarına cazip işler veriyordu.
Onlar için de iş, kazanç her şeyden önemliydi.
"
***
Mendez'in sağlığını bahane edip Osmanlı ordusundan ayrılması da zor olmuş.
Enver Paşa her defasında ayrılma isteğini reddetmiş.
1919 yılına kadar hem Alman hem de Osmanlı genelkurmayından madalyalar alarak buralarda kalmış...
Hah! Yerim yine yetmedi!
Tahmin ediyorum ki yine Mendez'in hatıralarına dönerim.
Meraklısı
"Osmanlı Ordusunda Dört Yıl" (Orijinali "Hilal Altında
Dört Yıl") adlı kitabına baksın!