20. yüzyıl onca büyük savaş, onca kriz, onca yıkıma rağmen gelecek fikrinin umut taşıdığı bir dönemdi.
Gelecek, olumlu bir zaman kipiydi.
İyi illüzyondu, doğrusu...
Lakin 21. yüzyıl farklı çıktı.
Gelecek artık ürpertiyor ve bunu okul çocukları bile biliyor.
Vaatler, tehditlere dönüştü...
Hayaller, şüphelere çevrildi...
Niye?
Bu noktaya nasıl geldik?
Artık geldiğimiz noktayı sorgulamanın zamanı gelmedi mi?
***
Bankadayım...***
19. ve 20. yüzyıllar "ilerleme" fikrine bayılıyordu...***
Sekülarizmin akılcı dayanakları iflas etti, bu açık!
Dindarların (aslında vahyin onlara görev olarak verdiği) hayatın gerçek sorunlarına karşı ilgisi ise çok zayıf kaldı.
Mecalimiz mi yok?
Niye?
Oysa bugünlerimizle iyice hesaplaşmamız ve başka bir geleceğe şuurla yönelmemiz gerekiyor.
Yeni bir siyasal çizgi oluşacaksa, buradan yürümek zorunda...
İrademizi dijital devrimin derebeylerinden geri alabilecek miyiz?
Yoksa yeni çağın serflerine mi dönüşeceğiz?
***
NOT DEFTERİ
Çocukken tam dünyanın harika şeylerle dolu olduğunu düşünmeye başladığında sana yalnızca ölü balinalar, kesilmiş ormanlar ve milyonlarca sene boyunca gitmeyecek nükleer atıklardan ibaret olduğunu söylüyorlar. Büyümeye değmez. (NEIL GAIMAN / Kıyamet Gösterisi)