Sosyal olaylar da kişisel travmalar gibidir...
Unutamayız ama unutmak için çırpınır dururuz...
Pandemi süreciyle ilişkimiz de tam böyle...
Belki en doğrusu, geri dönmek ve olup bitene daha farklı bir kadrajdan ve berrak bir gözle bakmak olacaktır.
***
10 Mart 2020'yi 11'ine bağlayan gece yarısında Sağlık Bakanı Fahrettin Koca bir açıklama yaparak ilk Türk koronavirüs vakasına rastlandığını açıklamıştı. Hasta ve ailesi açıklanmayan bir hastanede tecrit altına alınmıştı.***
Döneme dair aldığım notlara baktım...***
Dikkat!***
O gün de, bugün de gözümüzden kaçırdığımız bir nokta daha var...
Twitter'sız, Instagram'sız, Whatsapp'sız, henüz herkesin her an "online" olmadığı bir zamanda böylesine global bir panik oluşabilir miydi?
Mesela 1990'da, hatta 2000 yılında bir salgın bu kadar hızlı biçimde zihinleri esir alabilir miydi?
Farklı tarih ve toplum tezleriyle sivrilen düşünür Lütfi Bergen henüz 17 Mart 2020'de şöyle bir tvit atmış, hemen not almışım...
"Online kamuoyu ikna edildi. Virüsün asıl etkisi yeni bir teba üretimidir."
***
NOT DEFTERİ
Bir asfaltı her gün sulasan da sana çiçek veremez çünkü; asfaltın tabiatında güzellik yoktur. (NECİP FAZIL KISAKÜREK / Aynadaki Yalan)
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz
Haşmet Babaoğlu | Pandeminin başlangıcına dönüp bakmak