Zenginin malı züğürdün çenesini yorar denir, malum...
Çok doğru bir laf gibi görünür.
Oysa tartışılır.
Son günlerin en çok konuşulan zenginlik hikâyelerine bakın...
Mallar, paralar üzerinde şöyle bir durup geçiliyor ama kişiler üzerine konuşmalara doyulamıyor.
Çünkü züğürdün çenesini yoran (zengin değil) birdenbire zenginleşen kişilerdir.
Ve esas olay mallar değil, hikâyelerdir.
***
Orta sınıflar varlıklarını gün gelip "yırtmak" ihtimali üzerine kurarlar.***
Oysa "babadan kalma" tepedeki zenginleri çekiştirenlere pek rastlamazsınız.***
Şimdi güncel gelişmelere dönelim...
Bakıyorum, ne bavullar dolusu futbolcu parasına yüzde elli faiz veren bankacı olayında...
Ne de bazı fenomenlerin üç yıl içinde memleketin dört bir yanında yüz küsur güzellik salonu açmasında soruluyor: Yahu bu değirmenin suyu nereden geliyor?
Bu kişi, şu kişi, o kişi...
Hepsi tamam!
Ama şu dolaşıp duran paralar kimin?
Her şeyin kayıt altında olduğu bir dönemde böyle kayıtsız kuyutsuz işler mümkün mü?
Bu kişiler zenginleşmediler de, zenginleştirildiler mi?
Yoksa bütün hikâye bir gün silinip baştan mı yazılacak?
***
STALİN
Sovyet sosyalist devriminin bir siyonist proje olarak gerçekleştiğini yazdım diye homurdananlar oldu.
Umurumda değil.
Gerçekler çırılçıplak ortada çünkü.
Tekrar ediyorum.
20. yüzyılda siyonizm iki proje yürüttü.
Birincisi...
Enternasyonal sosyalizmdi ama 1928 sonrası Stalin tarafından aşama aşama tasfiye edildi.
İkincisi...
Rusya topraklarındaki hayal kırıklığının ardından 1948'de ulus devlet olarak İsrail'in kuruluşuydu.
Şimdi meraklısına ev ödevi...
Stalin'in dünya kamuoyunda ultra itibarsızlaştırılmasında bu olayın payı nedir?