Gazze'de hastane vurulduğu dakikalarda çevremde birçok kişi gayet safiyane biçimde, "Birleşmiş Milletler niye var ya, durdursun bu zulmü" diye haykırdı.
Böyle söyleyip gözyaşlarına boğulan TV sunucusu da gördüm.
Var mı böyle bir Birleşmiş Milletler?
Yok!
Varlığı yalan...
Birleşmiş oldukları palavra tamam da "milletler" nerede?
Güvenlik Konseyi üyeleri mesela...
Hiç kendileri dışındaki ülkeleri ciddiye aldılar mı?
***
Birleşmiş Milletler niye var ve hiç hak etmediği hâlde niye el üstünde tutuluyor sanıyorsunuz?
Saf olmayın, ne olur!
Çatışmaları lokalize ederek gelişmiş ülkelerin huzurunun kaçmasını engellemek için var BM...
***
Dünya barışı mı?
Güldürmeyin beni!
BM'nin kurulduğu 1945'ten beri büyük bir savaş çıkmadıysa hegemonların aralarında kurdukları
"denge" oyunu çıkarlarına hizmet ettiği içindi...
Şimdi bu denge bozulduğu, oyunun tadı kaçtığı ve ekonomik çıkarların ibresi savaşı gösterdiği için ortalık toz duman.
Artık çanlar çalıyor.
Hiç şüpheniz olmasın...
BM de ya sizin benim gibi
seyirci olacak ya da çok pis bir
"aldatıcı" rolü üstlenecek.
(Bunu da bir kenara yazın!)
***
Geçen gün Rusya'nın
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'ne sunduğu
"Filistin'de insani ateşkes" tasarısı reddedildi.
Yuh, dediniz içinizden, değil mi?
Ret kararı şöyle geldi: 6 kabul, 4 karşı, 5 çekimser oy.
Eh, çoğunluk sağlanamadığı için tasarı reddedildi.
Düşünün...
İnsani ateşkes ihtiyacı masada oylanabilir bir şeymiş gibi...
Sanki İsrail bombalarıyla ölen çocuklardan değil de,
kıytırık bir apartmanın yönetim toplantısından söz ediliyormuş gibi...
***
Karşı oyları ezbere biliyoruz zaten.
Çekimserlere merak edip de baktınız mı?
Arnavutluk,
Brezilya,
Gana, vd.
Ha! Tasarı karara dönüşse ne olacaktı?
Hiç!
Saçmalık ve yalanın el ele olduğu alan orası...
Çünkü İsrail, bugüne kadar 60'tan fazla Güvenlik Konseyi kararını tanımadı.
***
Lanet olsun bu sahne oyununa!
Yıkılsın bu aldatmaca...
***
NOT DEFTERİ
Sevgi acının içinden geçme yollarından yalnızca biri, bazen yanılıp ıskalayabilir. Acı hiçbir zaman ıskalamaz. Ama bu yüzden ona dayanma açısından pek seçeneğimiz yok. (URSULA K. GUIN / Mülksüzler)
