CHP Genel Merkezi geçtiğimiz cumartesi gecesine kavga gürültüyle girdi.
Kolay mı, küçük ortaklara listede yer bulmak?
Bütün teşkilat yapısı delegelik gösterisi ve vekil olma ihtimali üzerine kurulu bir partide "burada bizden vekil olmasın, seçilebilir sıraları ortaklara bırakalım" demek kolay mı?
Seçmenleri için önemli değil tabii, onlar terliğe de razı...
Ama teşkilatta geçen bütün yıllarını bir gün o listeye girmek için harcayanlara bu durumu anlatmak zor...
***
Cumartesi akşamı listeler için son karar Parti Meclisi'nde onaylanacaktı.***
Önemli mi bütün bunlar?
Bu dirayetten uzak pazarlıklar önemli mi?
Önemli mi bir partinin karar mekanizmalarının bu "dalgalı deniz" halleri?
Çok önemli...
Çok açıklayıcı...
Fena halde ibretlik...
Dünyanın çok kritik bir dönemecinde Türkiye'yi yönetmeye talip olan ana muhalefetin lider partisinin hali bu işte!
***
SÖZ, SÖZ, SÖZ
2010 yılında CHP'nin 15. Olağanüstü Genel Kurultay'ından iki hafta önce gazetecilere "Genel Başkanlık talebim yok, hiç düşünmüyorum" deyip sonra Genel Başkanlık koltuğuna oturtulan Kemal Bey aradan 13 yıl geçtikten sonra Cumhurbaşkanı adayı...
Seçim propagandasında sürekli "sana söz, yine baharlar gelecek... söz, söz, söz..." deyip duruyor...
İyi de...
"Söz" ve Kemal Bey yan yana gelince insan bir tuhaf oluyor.
Hani olmayacak şey...
Ya "söz" yerinde durmuyor çünkü; ya da Kemal Bey...
Hiç birbirlerini sımsıkı tuttukları görülmedi.
Dün Rauf Tamer soruyordu: "Kılıçdaroğlu en zayıf noktasını öne çıkarmaya mecbur muydu?"
Eh, elde başka bir şey de yok ki!
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz