Kendi hayatından bir adım ötesini göremiyor, görmek de istemiyor.
Çocuklara inanmıyor...
İşe güce, umutla çalışmaya, çabalamaya inanmıyor...
"Sade insan"ın inançlarına asla katlanamıyor...
Ama elinde bir pankart; üzerinde "Dünya için temiz bir gelecek" yazıyor.
Gülünç ve acıklı tabii...
"Doğanın, havanın ve hayvanların kurtarılmasından daha önemli bir dava olmadığını" söylüyor. Sonra da sızlanıyor: Kimse onun gibileri ciddiye almıyormuş ama gezegenimiz can çekişiyormuş...
"Bu kadar rantiye yaşayan, kendi ölümünden ötesine zerre kıymet vermeyen tiplerin gezegen için dertlendiklerine kim inanır!" diyorum, kızıyor.
Samimi mi? Biraz...
Şapşal denecek kadar tarihten, sosyal gerçeklikten ve insandan uzak mı? Kesinlikle!..
Küreselci medya onu seviyor mu?
Hem de nasıl!
"Merak etme, sizi sevenler var ve çok güçlüler" diyorum; bozuluyor.
Kendini marjinal sanıyor çünkü; bütün havası orada!
***
Ülkemizde pek tutulan "pembe dünya" Instagram ve bütün TV kanallarının en güçlü rakibi Youtube pek yakında Tiktok "kafası"na teslim olacak...***
Bu kargaşa içinde birdenbire Fuzuli'nin şu mısrasıyla karşılaşmak: "Esir-i gurbetiz biz, senden özge aşinamız yok."***
Kanada Spor Bakanı Hanımefendi, Rus ve Belarus sporcuları "ülkeleri Ukrayna'yı bombaladıkları için olimpiyatlarda istemediklerini" söylemiş, basın mensupları "Aynı şeyi Afganistan ve Irak'ı bombalayan ABD için de istemiş miydiniz?" diye sorunca arkasını dönüp gitmişti.***
Güncel politika tartışmalarını izledikçe J. Ranciere'ye hak veriyorum: Politika, esas politik olanı baskılama sanatıdır.