"Bu şehir, soğan şeklinde kubbelerin ve ince minarelerin diyarı olabilir mi?
İstanbul, Amerikan ve Rusya şehirlerine öykünüyor, yeniye yol açmak için eskiyi temizliyor. Eskiden sultanların askerlerinin talim yaptığı bu yere şehir planlamacıları yeni bir görünüm kazandırdı. Hemen hemen hiçbir duvar 12 yıldan eski değil..."
1945 yılında National Geographic dergisinde çıkmış bir İstanbul yorumu bu...
Yanlış anlamayın, bir şehircilik eleştirisi falan değil...
ABD, "ilerleme"yi(!) sever, geçmişini yıkan Ortadoğu ülkelerini şiddetle alkışlar...
***
Yazının tarihi ilginç...
Düşünün...
Büyük Savaş daha yeni sonlanmış.
Ankara'nın kafası karışık görünüyor henüz...
Lakin ABD, çoktan kararını vermiş.
Nasılsa, Stalin bir çıkıntılık yapıp Türkiye'yi ABD'ye itecek, bunu da biliyorlar...
O halde gelsin ucuz, çocuksu pohpohlamalar...
Nitekim aynı yıl, aynı dergide çıkmış
"Türkiye Rüştünü İspat Etti" başlıklı yazısında bir Atatürk heykeli fotoğrafının altında şu yazıyor:
"Yüzyıllarca tabu olan heykeller, Türkiye'nin geriliği kırmasının en açık örneği..."
***
Geçen gün de yazdım ya...
Bu yıl ABD-Türkiye ilişkilerini çok konuşup tartışacağız.
"İşin başında durum nasıldı?" konusu çok öğretici...
National Geographic malum,
Amerikan politikalarının kültürel, antropolojik veçhelerini pekiştiren bir yayın organı.
Az numaracı değildir hani...
Onlarca yıl boyunca
sadece kolonyalist karakterdeki fotoğraflarıyla bile Asya'dan
Afrika'ya bütün okurları büyülemiştir.
***
Mesela 1951'de dergide çıkan
"Türkiye İlerlemenin Yolunu Açıyor" başlıklı makalenin
konusu ne dersiniz?
Tabii ki
Robert Kolej.
Neden?
Çünkü "Türkiye'nin Amerikalılar gibi düşünmesine yardım ediyor"muş...
Bir öğrenci, derginin muhabirine şunları söylüyor: "
Robert Kolej bize Amerikan ideallerini öğretti. Şimdi bunları halen fakir, cahil ve değişime karşı olan köylülerimize aktarmaya çalışıyorum. Bu engellerin karşısında bizim en iyi silahımız Amerikalılar, iyi kitaplar ve iyi yollardır."
Sonra?
Sonra gelsin Kore Savaşı'nda Türk tugayı gerçeği...
***
Velhasıl...
Yazılacak çok şey var ama yerim yok.
Bu kadarını aktarmış olayım ama siz de araştırın, okuyun, düşünün...
***
AYNA
Soru soran insan eskiden olduğu gibi yaşamaya devam edemez. A. TARKOVSKİ