Sanatın ne olduğunu bilmiyorsak, susalım!
Biliyorsak, olur olmaz kişilere "sanatçı" demeyi bırakalım.
Eğlence figürlerine, müzik bilmeyen şarkıcılara, bir TV dizisinde ancak on kez tekrarla rol yapmayı becerebilene, boş beleş pop yıldızlarına "sanatçı" demek saçmalıktır ama o kadarla kalsa gene iyi...
Gündelik hayat kültürümüze yapışıp kalmış bu saçmalık, bütün toplumun idrakini ve zevklerini aşağıya çekiyor.
***
Dün bir kafede yazımı yazmak üzere masaya oturup notebook'umu açtım. Yan masadan bir sesleniş: "Nasılsınız?"
Çok şükür, dedim, sizi sormalı...
"Nasıl olayım" dedi;
"bugün ev sahibim kiramı iki kat artırdı."
Ön masamızdaki genç bize
döndü:
"Sizinki gene iyiymiş, benimki dört kat arttı."
"Kira sorunu, enflasyon veya
konut sorunu olmaktan çıktı, artık
bir 'insan olma' sorunudur" deyip
duruyorum ya, bundan dertleştik
biraz...
İlk konuşan beyefendi, "Yeni işim ve eğitim imkânlarım için İstanbul'a iki yıl önce geldim ama böyle olacağını bilseydim gelmezdim" dedi ve ekledi:
"Artık buradaki işimin de, eğitimimin de gözümde önemi kalmadı."
***
Kararlıyım...
Schengen vizesi engeli sürdükçe, Avrupa gezileri defterimi kapalı tutacağım.
Zaten artık içimden de gelmiyor; ara sıra Roma, Venedik ve Viyana günlerimi özlemle anmak yeter bana...
Ama mesele önemli...
Bu işi uzun yıllardır devlet ve yurttaş olarak ihmal ettik. Her engele tahammül ettik. Şimdi eğitim ve iş için bile vize vermiyorlar.
Çok önceden vize duvarlarını yerle bir etmeliydik.
Biz onlara "hoş geldiniz" çiçekleri verirken, onların bize "Burada ne işiniz var?" tavrına nasıl bu kadar uzun süre katlandık?
***
Sürekli "Bu kafeler, lokantalar nasıl ağzına kadar dolu?" diye soruyorsunuz ya...
Bir kere unutmayalım ki, 20 milyona yakın kişinin mali durumu enflasyonun üzerinde...
Tüketici Birliği Konfederasyonu'nun açıklamasına göre
20 milyon kişi de kredi kartları borçlarını sürekli erteleyerek yaşıyormuş.
***
Yine transfer haberleri başköşede...
Gazeteler, internet sayfalarını yeni transferlerin gelişi ve aldıkları paranın miktarıyla dolduruyorlar.
Geçen gün TV programında
Cem Dizdar güldürdü beni:
"Ne özelliği var diye arkadaşlara soruyorum, çok iyi adam eksiltiyor diyorlar. Sonra gönderilirken bakıyorum ki, kulüp kasasından çok iyi para eksiltmiş..."