Rüzgâr püfür püfür...
Şu çay bahçesinde hava sıcaklığının 30 dereceye vardığını hissetmek imkânsız.
Biraz ötemde ağaç gölgesindeki masalarına art arda çay söyleyip her seferinde çayın zamlanmasından şikâyet eden iki emekli var.
On dakikadır gazetelerine göz gezdiriyorlar.
Ama gözlüklü olanı gazetesinin katlanmış spor sayfasını sertçe elinden bırakıp birden "Kriz mriz yok arkadaş!" diye bağırıyor.
Çok kızgın.
"Transferlere bak, on milyon avrodan aşağısı konuşulmuyor.
Bizim paramıza bir çevirsene, çevir hadi!" Hayatın vitesini boşa almış gibi görünen hafif göbekli arkadaşı kıs kıs gülüyor:
"Yahu futbolla oyalanamazsan, asıl o zaman kriz! Anlamıyorsun, herkes batar, sen ben, şirketler ama kulüpler kalır." Gözlüklünün ne cevap verdiğini işitemiyorum.
Bu kez kafasını sinirli biçimde salladığına göre, "Olmaz böyle şey, yazık bu paralara!" diye söylendiğine eminim.
***
Sonra merakım gıdıklanıyor...***
"Yalan dünya" deyip duruyoruz ya...
Bu dünyanın en yalan yüzünü de modern insan icat etmiş: Futbol...
Yahu bu kulübün daha geçen gün yüz milyonlarca liralık borcu yok muydu; bir euro kaç lira eder gibi sorular anlamsız bu dünyada...
Düşünüyorum da...
Metaverse gibi şeylere ne gerek var, herkesi futbolsever yapın, olsun bitsin işte!
***
NOT DEFTERİ
Bazen çağın değiştiğini işaret eden olaylar o kadar yavaş olur ki, gerçekleştikleri sırada fark edilmezler. Bazen de çağlar, tıpkı şimdiki gibi, TV ekranından altyazının geçmesine yetecek birkaç saniye içinde değişiverir. (DOUGLAS COUPLAND / Oyuncu 1)