Bana sorarsanız...
Kulağınıza hoş bir laf çalındığında...
Biraz alengirli, biraz ciddi ama kullananı hemen muteber çevrelere sokuveren bir laf mesela...
Durup sormalısınız...
Nereden çıktı bu şimdi?
Mesela şu "sürdürülebilir" terimi niye bu kadar tuttu; niye geleceğe dair kaleme alınmış her metnin içine dahil edilir oldu, dersiniz?
***
İşadamları ve yüksek bürokratların ağırlıkta olduğu bir toplantıda mesela...
Parıltılı bir genç elinde tuttuğu dosyaları göğsüne bastırıp parmakları ucunda yükselerek
"sürdürülebilir bilmemne"den söz ettiğinde gözler parlayıveriyor.
Peki neden?
O sırada kimse açıkça söylemiyor ama içlerinden şöyle geçiriyorlar:
"Aferin bak!
Dünyanın gidişatının fena olduğunu; bazılarımızın sürdüreceğini ama çoğunluğun sürüneceğini kavramış bu genç!"
***
Bilmem, biliyor musunuz?
Bu terim
ilk kez 1969 yılında 33
Afrika ülkesinin
Birleşmiş Milletler nezdinde
imzaladığı "Ekonomik ve ekolojik
gelecek" raporunda kullanılmış.
Bu ülkeler "Geleceği düşünerek bugünü har vurup harman savurmayalım" demişler yani...
İşe yaramış mı?
Hayır!
Zaten o imzayı atan ülkelerden bazıları yok artık; bölündüler, değiştiler.
Çünkü dünya egemenleri
Afrika'nın "sürdürülebilir" değil, "süründürülebilir" bir kıta olmasını istediler, istiyorlar.
***
Kapitalizmin genişleme ve büyüme paradigması artık can çekişiyor.
Bunu apaçık biçimde söyleyemiyorlar.
Yokluk ve kıtlık ihtimali büyüyor, denilemiyor.
Sert gerçekler bunlar...
Ve dile getirilmesi
"rantabl" değil.
Bunları söylemek yerine "sürdürülebilir" olmaktan dem vuruluyor.
"İklim mücadelesi" de bu sürecin yasa koyucu kılıfı haline getiriliyor.
"Sürdürülebilir dünya"dan bahsedecek noktaya
kadar gelmemiz bundan...
***
Hızla modalaşan yeni terim var şu sıralarda, belki dikkatinizi çekmiştir: "Güvenlik mimarisi."
Hazır Ukrayna Savaşı da çıkmışken, bizim TV yorumcuları bu terime bayıldılar.
Bu terim Dünya Ekonomi Forumu ile Birleşmiş Milletlerin ortak üretimi.
Kaynağı pek uğursuz yani..
Altından bakalım nasıl bir "numara" çıkacak?
***
NOT DEFTERİ
Bütün insanlık, farkına bile varmadan bir anda gerçekliği terk etmiştir. (J. BAUDRILLARD / Toplumsalın Sonu)