Dümdüz yazmak...
Dümdüz bakmak...
Ve olay neyse adını koymak gerekiyor.
Dünyanın, ülkemizin, toplumların aldatıcı sözlerle oyalanacak vakti yok.
İç siyasette, ekonomide, kültürde, yediğinde, içtiğinde "diplomasi" olmaz.
Zor zamanlardayız.
***
Şu altılı mesela...***
Koca koca insanlar...***
Düşünün...
Parti genel başkanları ve yürütme kurulları, büyükelçilerin eline bakıyor...
Belediye başkanları, AB Türkiye Delegasyonu ve elçilerle buluşup onlara sormadan şuradan şuraya gidemiyor...
Ve biz hâlâ bu siyasilere(!) "muhalefet" diyoruz.
Fena yanlış yapıyoruz.
Ağızlarıyla kuş tutsalar fark etmez.
Çoluğumuza çocuğumuza anlatmalıyız.
Bunlar Türkiye'ye muhalifler.
***
AB'DEN CACIK OLMAZ!
Şimdi gelelim işin devlet politikası yönüne...
Hatta diplomasi tarafına...
Hem iktidar, hem bütün katmanlarıyla devlet eğer "Dünya değişiyor, AB de nihayetinde değişir" diye düşünüyorsa, yanılıyor.
2013'teki, 2015'teki, 15 Temmuz 2016'daki Avrupa Birliği hangi kafadaysa, şimdi de o kafada...
Büyükelçilerine bak anla...
AB budur.
Büyük ve güçlü bir Türkiye'nin oluşmasına izin vermemek için de elinden geleni yapar.
Bu yanı değişmez.
Bilelim de artık kendimizi aldatmayalım.
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz