Cumartesi akşamı...
Kapanmasına az kala markete giriyorum.
Bir iki şey alıp çıkacağım, içerisi de nerdeyse boş...
Sonra içeri yedi sekiz adam giriyor; halleri telaşlı, gözleri tedirgin, birbirleriyle laflıyorlar...
Birisi atmaca tavırlarla raflara bakıp "kaldırmışlar mı lan" diyor, diğerleri biraz da utangaç biçimde sessiz kalıyor.
Aralarından geçip kasaya yöneliyorum.
"Hesabı kapatıyorum" diyor kasiyer, sonra durup gözlerini kısarak soruyor: "Sen yağ almıyor musun abi?" O zaman uyanıyorum...
"Bu kadar fena mı durum?" diyorum.
"Yağmaladılar bir nevi" diyor. "Ayçiçek yağı yetmedi, yağ diye buldularsa aldılar. Sen bugün yağ almayan dört beş kişiden birisin."
***
Çok karışık iş...***
Şimdi şu iki noktanın altını çizeyim.***
İkincisi...
Pandemiyi normal bir sağlık sorunu sandınız; yanıltıldınız.
Bu yolla kitleleri üzerinde global bir panik deneyi yapıldı; milli ve geleneksel hasletler bu panik atmosferinin altında ezildi...
Artık her yerde aynı panik...
Al sana global insan!
Ama toparlanmamız gerek...
İtidal ve sabır içeren adetlerimize çok çabuk biçimde dönmek zorundayız.
***
NOT DEFTERİ
"Piyasa", artık yerçekimi yahut atmosfer basıncı gibi doğal bir sistem gibi geliyor kulağımıza... Oysa "piyasanın ne istediği" bize büyük şirketlerin ve patronlarının istediklerini anlatır.
(GEORGE MONBIOT / Bu Enkazı Kaldırmak)