Bir İstanbul sabahı...
Martılar...
Issız Ortaköy meydanı...
Sonra herkes uyanıyor ve aşı olmaya gidiyor.
Kollar sıvanıyor, yüzler gülüyor.
Dükkânların kapısındaki "kapalı" levhaları ters çevriliyor.
Fonda Sertab Erener, güzelim Cem Karaca şarkısını yorumluyor:
"Doğarken ağladı insan/Bu son olsun, bu son..." Güzel klip...
Sağlık Bakanlığı'nın çektirip çeşitli kanallarda yayına verdiği tarih temmuzdu galiba...
Klip dün sabah TV'de yine karşıma çıktı.
Ne garip ve sarsıcı bir andı.
Çünkü tam o sırada bana gönderilen bir mesajı okuyordum: "Annem iki Sinovac ve bir BioNTech'ten sonra Kovid oldu ve ağır geçiriyor."
***
Söylediklerim suistimal edilmesin...***
Akıntı dedim de...
Esas hikâye o...
Yalnız pandemi konusunda değil...
İklim konusunda...
Bölgesel savaşların fitilini ateşlendirme konusunda...
Gıda tedarik problemi ve gıda enflasyonu konusunda...
Çok güçlü bir akıntı var.
Bütün dünyayı sürüklüyor.
Ha! Şu da bir soru...
Bu gerçeği sürekli göz önüne çekmeye çalışanları yutar mı bu akıntı?
Bilemiyorum, yaşayıp kimbilir neler göreceğiz.
Ama 2018'den beri vurguladığım şeyi bir daha yazmama izin verin...
Agâh olalım! Agâh olun!
***
YA KOMİK DEĞİLSE?
Macron gerçekten komik bir figür olup çıkıyor bazen...
Lakin, şunu da sormak gerek...
Komik görünmeyi göze alarak bir "şey" mi deniyor?
Bir kere şunu bilelim...
"Gelen giden dalgasını geçiyor, he he!" tavrı yanıltır.
Nereden biliyorsun, derseniz...
Kemal Bey'den biliyorum.
Geçmişte çok uyardım buradan biliyorsunuz.
Oysa kendi çapında iktidarının 11. yılında!