Kuru boya...
Pastel boya...
Sulu boya...
Oyun hamuru...
Parmak boyası...
Makas...
Kalemlik...
Kalemtraş...
Boya önlüğü...
25 adet şeffaf dosya...
12'li tuvalet kağıdı...
6'lı kağıt havlu...
Böyle gidiyor liste...
Listenin kitap ve okul ücreti kısmını hiç yazmayayım...
Asgari ücretle çalışan bir ahbabım çocuğunu devletin ilkadım okuluna yazdırırken istenenler...
Bana listeyi mesaj atmış sonra da "Bunun ilerki yılları da var; insanın gözüne uyku girmez, hayırlısı bakalım!" diye not düşmüş.
***
Tam bu mesajı okurken önümde de Hürriyet başyazarı Osman Müftüoğlu'nun "Uyku hırsızı olmayın!" başlıklı yazısı açık...***
Ama gelin uykusuzluktan konuşalım ve "uyku uzmanları"nı gıcık edelim...
Bana sorarsanız, her akşam kafayı yastığa koyduğu gibi uyuyanlara şaşıyorum.
Hele uykudan önceki o hassas zaman diliminin tadını ve değerini bilmeyenleri hiç anlamıyorum.
O "geçiş" vaktinde günü temize çekebilmek ve gönül ferahlığıyla dua edebilmek de uyku gibi birer nimettir.
Ha! Uykusuzluk mu?
Uzun sürmüş olanı kötü tabii.
Tedavisi gereken bir rahatsızlık...
Ama biraz da uykusuzluk gerek bize...
Hiç mi zihninizi güçlü sorular zorlamıyor?
Hiç mi derdiniz, meseleniz yok?
Daha önce de defalarca yazdım...
Nice uykusuzluk vardır ki, ruha ilaçtır.
***
NOT DEFTERİ
Halis niyetin verimidir merhamet. İkiyüzlülük ve art niyet taşıyan hiçbir fiil merhametin repertuvarında yer alamaz. Kimse, başkalarının kendisinin merhametine muhtaç olduğunu sanmamalı. Tam tersine, hepimiz merhamete, merhamet ruhuna muhtacız. (SEZAİ KARAKOÇ / Çağ ve İlham)
Haşmet Babaoğlu | Bu devirde uyumak...