Yeni moda şu...
Gençlere "Üniversiteden mezun olup da ne yapacaksın, keşke bir zanaat, bir ustalık öğrenseydin, hem daha çok para kazanırdın, hem de millete faydan olurdu" deniyor.
Tecrübeli ve kırgın bir orta yaşlılar korosu sürekli bunu tekrarlıyor.
Meseleyi biraz daha irdelemiş olanlar, "Neden bu ülkenin gençleri üniversite öğrenimine odaklı biçimde yetiştiriliyor, burada bir yanlış var" diyorlar.
Haksız değiller.
Kaba hatlarıyla doğruyu söylüyorlar.
Ama çok önemli bir kültürel olguyu gözden kaçırıyorlar.
Nedir o?
Statü endişesi ve sosyal kimlik meselesi...
***
İşsiz kalmış ve belki uzun yıllar umduğu işi bulamayacak üniversite mezunlarına, "Keşke iyi bir sıhhi tesisat ustası olsaydın, daha çok para kazanırdın" tavsiyesi verenler, bu türden meslek gruplarına nasıl davrandıklarını bir daha gözden geçirseler, nerede hata ettiklerini anlayacaklar.***
Duyguların sosyolojisini umursamıyoruz...
İnsanlara küçük yaşta aşılanan "statü endişesini" anlamak istemiyoruz.
Sonra da işin içinden çıkamıyoruz.
"Allah aşkına Çankırı Üniversitesi'nde Uluslararası İlişkiler okumak iş mi?" diye soran arkadaş, gerçeğin sadece bir yanını görüyor.
Oysa "Bakkal dükkânı açtım ama uluslararası ilişkiler mezunuyum" demenin kültürel/sosyal havasını bilmeyenler bu tartışmalara hiç girmemeliler.
Ha! Bana sorarsanız doğru soru şöyle bir şeydir: "Hangi üniversitede olursa olsun, uluslararası ilişkiler bölümlerinden binlerce öğrencinin mezun olmasında bir gariplik görmüyor musunuz?"
***
NOT DEFTERİ
Ekonomi bilimi dünyadaki krizin çözümünün bir parçası değildir. Tersine, krizin bizzat kaynağıdır. (FRANCO BERARDI / Gelecekten Sonra)
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz