Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HAŞMET BABAOĞLU

Nazi Almanya’sında bilim varmış...

Malum tayfa kendisini pek bilmiş, pek kültürlü sanır ya...
Ufukları dardır; kültürün etiketi vardır, cilası vardır, kendisi yoktur.
Memleketlerini bilmezler, dünyanın "sevmedikleri" yerlerini bilmek istemezler...
Hatta ayılıp bayıldıkları Batı'yı da bilmezler.
Çünkü işlerine gelmeyen bilgiyi iter, kaşarlanmış kalıpları kucaklarlar.

***


Gördünüz işte!..
Bir zamanlar beach clup'larda "halk çocuğu" havası atarken kapağı Almanya'ya atan rapçi müptezel "Türkiye'nin Nazi Almanya'sından farkı yok" deyince bizim Nişantaşı/Alsancak ekürisinden biri de hemen fırlayıp sosyal medyaya görüş belirtti: "O kâbus Nazi Almanya'sında hiç değilse bilim, teknoloji ve doğayı koruma vardı."
Bazıları "Muhalefet yapacağız diye bu kadar akıl, izan yoksunu olunur mu?" diyor ki, haklılar.
Bir arkadaşım da "Bunlar Dr. Mengele'yi gerçek bir kişi değil, Hollywood filmlerinin kahramanı sanıyor herhalde" dedi.
Lakin ben bu tayfanın "muhalif" olup delirmeden önce de bu kadar izan yoksunu olduğunu bilirim. Yakınlarındaydım...
Sahip oldukları etiketler ve imtiyazları sayesinde uzun yıllar cahilliklerini, saçma sapan akıl yürütmelerini ve uyduruk kanaatlerini nasıl sakladıklarını iyi bilirim.

***


Bilim varmış, teknoloji varmış Nazi Almanya'sında!
Tabii vardı ya!
Nasıl mı?..
Mesela Nürnberg duruşmalarının Nazi doktorlar bölümünde kurbanlara karşı işlenen suçlar şöyle belirlenmişti...
Bir... Yüksek irtifa deneyleri...
İki... Donma deneyleri...
Üç... Sıtma ve çeşitli hastalıklar bulaştırma deneyleri...
Dört... Hardal gazı deneyleri...
Beş... Sulfonamit deneyleri...
Altı... Organ nakil deneyleri...
Yedi... Su altı basınç deneyleri...
Sekiz... Bulaşıcı sarılık deneyleri...
Dokuz... Yangın bombası deneyleri...
On... Beyinde hasar bırakarak sonuçları izleme deneyleri...
Liste uzun, konu uzun.
Yer yetmez, burada keseyim.
Ayrıca şu Dr. Mengele var ya...
Aslında bir antropolog olduğunu ve uzun süre Afrika'da kan ve virüs örnekleri topladığını da eklemem gerekir mi?

***


NOT DEFTERİ
Batı, 18. yüzyıldan bu yana narsist ve güçlü bir kimlikle karşımıza çıktı. Rasyonaliteye ve maddeye hükmettiği için dünyevi güç ondan yana oldu. Artık savunmadan çıkmamız gerekiyor. Ama bu saldırganlık yapmak anlamına gelmiyor, zira saldırganlık da bir zayıflıktır. Dikkat edilirse, Batı çoğu zaman kendisiyle kavga edilmesini tehdit olarak görmüyor, hatta bazen bunu provoke ediyor. (ÖMER KEMAL BUHARİ / Varoluşsal Tehcir)

Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA