Bir zamanlar okuldan çıkmış kol kola, omuz omuza evlerine doğru yürüyen ilkokul çocuklarının fotoğrafları pek sevilirdi. Sosyal medyanın ilk zamanlarıydı... Birini hatırlıyorum mesela: Sırtlarında kendilerinden büyük çantalarıyla kollarını birbirinin omzuna atmış yağmur artığı bir sokakta yürüyen üç çocuğun arkadan çekilmiş fotoğrafına bayılırdık... Saf dostluğun bir tablosu varsa, işte budur dediğimiz görüntüydü; nereye gittiğin kadar nasıl gittiğinin de önemli olduğunu anlatıyordu... Tabii dans videolarının çılgınlık boyutuna ulaşmasından ve kedi-köpek fotoğraflarının ortalığı kaplamasından epey önceki yıllardan bahsediyorum... O devir gerçek hayatta da kapandı. Şimdi çocukların can sıkıcı servis minibüslerindeki itiş kakışlarını bile özledikleri günlerdeyiz...
***
Pandeminin yakınlık duygumuza indirdiği darbeyi yazdıkça, bazıları "N'olacak yani, abartmayın" diyor. Eh, "dokunma" denilince aklına sadece "öpüşme, koklaşma" gelenler bu kaybı anlamakta zorlanırlar, normal! Ama böyle giderse, "temassız" toplumda insanların birbirlerini tanıma/ tanışma yolları da kökten değişecek. İnsani sıcaklığın yerini kurgu hikâyeler aldığında çok geç olacak... Geçen gün caddede yürürken yeni yetme çağındakilere baktım. Maskeler boyunlarında, sosyal mesafe kimin umurunda... Belki de tedbirler konusunda "gevşek" davranmalarının sebebi bu anlattıklarımdır. Gençler yaklaşmakta olanın farkındalar; dürtüsel biçimde direniyorlar. Osman Müftüoğlu gibi davransalar, ne yakışıksız olurdu, değil mi?***
Selahattin Duman'ın hüzünlü dünya hayatı bitmiş... Neden böyle dedim, anlatayım. Vatan gazetesinde çalışırken odalarımız aynı kattaydı. Tam altı yıl. Anlamıştım ki, etrafına anlattıklarıyla kafasında ve kalbinde dert ettikleri arasında uçurum vardı. Bu uçuruma her şeyi ti'ye alarak katlanabiliyordu. Derin yanlarını kimseye çaktırmak istemezdi. Yaşadıklarından, çevresinden, mesleğinden kaçma isteğinin üzerini mizahla kapatıyor; bu yolla hem kendini hem de çevresini oyalıyordu. Bu hali bana çok hüzünlü gelirdi... Allah rahmet eylesin!***
Müzik mi? Bir süredir aramız açık. Ara sıra Youtube'u açıp ıssız dağlar, uçsuz bucaksız denizler üzerine kurulmuş yerlerde tek başına çalan DJ'lerin videolarını izliyorum.