28 Şubat bitti belki...
Gerçi o da tartışılır...
Çünkü 28 Şubat'ın yargı kararlarının sebep olduğu mağduriyetlerin birçoğu ortadan kalkmadı.
Yaraları kapanmadı.
İzleri silinmedi.
Zaten esas dikkat edeceğimiz nokta odur ki...
28 Şubatçılar ve 28 Şubatçılık da bitmedi.
AK Parti İstanbul il yönetim kurulunun en genç üyesi Elif Şahin Keleş dün sosyal medyada kendi başından geçenleri yazdı...
"2014 yılında tesettürlü girdiğim ilk derste, eski bir asker olan hoca sınıfta beni aşağılarken hemcinslerim yüzüme gülerek baktığında anladım nefretin nasıl nesilden nesile aktarılabildiğini...
2018'de yüksek lisans bursu için okulum Yeditepe'ye görüşmeye gittiğim Bedrettin Dalan yüzünü ekşiterek 'O kafandakini ne zaman taktın, içine de rahibe gibi bir şey sarmışsın, Kuran okusaydın açardın, tabii kocan kapattırmadıysa...' dediğinde hissettim, fırsat bulsalar yapabileceklerinin şiddetini..." Gündelik hayatın içinden şu örnek bile gösteriyor ki, olup bitenleri 2017'ye hapsetmeden tartışmaya açmak daha doğru olacak...
O zaman 28 Şubatçılığının türlü şekillerde devam ettiğini ve hatta muhafazakarlar arasına nüfuz etmek için ciddi bir çaba sarf edildiğini göreceksiniz...
***
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz
DÖNEM MEDYASI, TALANCILIK, KRİZ...
Ara ara dönüp 28 Şubat günlerinde medyada ve sermaye çevrelerinde yaşananları hatırlamaya çalışıyorum...
O dönem Yeni Yüzyıl gazetesindeydim...
Dönemin "seküler" medyasında bir avuç gazeteci ürkek bir direniş gösteriyorduk ve ara ara gazetemize telefon açan 28 Şubat komutanlarından gelen telefonlarla azarlanıyorduk.
Sonradan FETÖ'ye yakın olduklarını yaşayarak öğrendiğimiz bazı arkadaşlarımız ise harp akademilerindeki "brifing"lerde ağırlanmaya başlamışlardı.
İlginç olan ana akım medyayı müthiş bir para hırsının sarmış olmasıydı.
Medya patronundan az çok palazlanmış gazetecisine kadar herkes işi gücü bırakıp hızla zengin olma yollarını aramaya başlamıştı. Toplumun geniş kesimlerinin "ticaret ve yaşam ahlakı" zor yoluyla bastırıldığında üst orta sınıfta talancılık dürtüsünün patlak verdiğine gün be gün tanık olmuştum.
Bankalar, repolar, hortumlar, garip ilişkiler...
Sonra o feci 2001 krizi geldi.
28 Şubat'la 2002 krizi birbirine göbekten bağlıdır ve bunu henüz doğru düzgün irdelemiş değiliz.