"Arabanın saati 02.28'i gösteriyor.
Yine yollardayım.
Gökyüzü zifiri karanlık.
Denizin üzerinde sis kümeleri yüzüyor.
Darıca iskelesindeki birkaç kamyon ve iki yolcu otobüsüyle birlikte vapura biniyoruz.
Belli ki, Yalova Topçular tarafına bu saatte giden yok pek.
Camı kapatıp dışarı çıkmaya hazırlanıyorum.
Arkama yanaşan otobüsten kocaman bir 'tıssssss' sesi çıkmasını bekliyorum. Ama bu yeni model otobüslerde çıt çıkmıyor. Sadece otomatik kapının açılıp kapanma sesi geliyor, o kadar.
Dikiz aynasından bakıyorum; nikotin hasretiyle kavrulmuş birkaç kişi kendisini otobüsten aşağı attığı gibi sigaralarını yakıyorlar..."
***
Hayır, hayır!
Körfezi feribotla geçmeyeli yıllar oldu. (Feribot da neymiş, biz ona çocukluğumuzdan beri "araba vapuru" dedik!)
Osmangazi Köprüsü'nden kayar gibi bir çırpıda geçiyor...
duk.
Di'li geçmiş zaman kullandım.
Çünkü salgından beri içimden bir yerlere gitmek gelmiyor; köprüden de birkaç kez geçtim sadece;
yerinde duramayan, gece yarıları valizini kaptığı gibi kendini yollara atan Haşmet'ten eser kalmadı.
Mazinin gücü çoktan bugünü yere serdi.
Üzerine bir de kapanmaların sıkıntısı eklendi.
Yukarıdaki satırlar da zaten yıllar önceki bir yazımın girişi.
Gazeteden kesilmiş kupürü görünce takılıp kaldım...
Sizinle de paylaşayım ki, hava biraz dağılsın istedim.
Şöyle devam etmişim yazıya...
***
"Güverteye çıkıp çay mı içsem?
Vazgeçiyorum...
Araba vapurlarındayken en sevdiğim şeyi yapmaya karar veriyorum;
hayal kurmaya çalışıyorum.
Yaklaşık 35 dakikam var bunun için...
Koltuğumu hafifçe geriye yatırıp gözlerimi kapatıyorum.
İyi de bir tuhaflık var.
Yoksa, çocukluğumdan beri her fırsatta hayal dünyasında 'ikinci bir yaşam' kurup bu alışkanlığını yetişkinliğine de taşıyan yanım yavaş yavaş maziye mi karışıyor?
Yoksa
yaşlanmak denen şey ağır ağır hayallerin eksilmesi, hayal gücünün hasar alması mıdır?
Çocukluğumu hatırlıyorum...
Sonra gençliğimi...
Zengin hayal gücümü...
Hepsi gelip geçiyor ve galiba geriye hatıralar kalıyor.
Baktım olmuyor, kalkıp dışarı çıkıyorum.
Nem yüzümü yalıyor.
Yukarı çıkıyorum, güverteye.
Tatsız bir çay içiyorum.
Biliyorum, arabaya döndüğümde hayal kurmak için kendimi zorlamak yerine
güzel hatıraları çağıracağım."