Geçen hafta bütün haber kanalları sabahtan akşama "Mikroplastikler sağlığımızı tehdit ediyor" deyip durdular. Peki neden? Çünkü pandeminin hijyen kurallarına uygun olarak sebzeyi, meyveyi, eti plastik kaplarda alıyoruz ve milyonlarca mikroplastik bu yolla sindirim sistemimize giriyor. Her şey "yukarı tükürsen bıyık, aşağı tükürsen sakal" haline sokuluyor. Bu haberleri yapanlar çözümden söz ettiler mi? Hayır! Yarın öbür gün bir çözüm üretilirse, kısa zamanda onun da ne kadar tehlikeli olduğu ortaya çıkar. Sanki global medya sıradan insana "Artık size huzur yok!" demek için seferber olmuş gibi...
***
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz
Herkesin aklını kurcalayan soru belli: Bu yıl salgın biter mi? Azılı "bilimperest"lerin hali acıklı. Bilim tatmin edici bir cevap veremediği için astrolog kapılarında sürünüyorlar. Ancak şu nokta netleşmeye başladı. Pandemi bitse de "endişe atmosferi"nin bitmesine izin verilmeyecek! Belli ki, PLANDEMİ böyle gerektiriyor.
***
"Büyük sıfırlama" şampiyonu Dünya Ekonomi Forumu (hani şu meşhur Davos elitleri) artık sosyal medyada çok faal. Ortalığa malumat yağdırıyorlar. Hepsi de manidar tabii... En son Meksika'daki avokado çiftliklerini hedef almışlardı. Bu çiftlikler bir günde tam 3 bin 800 olimpik havuzun suyunu yutuyorlarmış... Demek ki, önümüzdeki birkaç yıl içinde sadece kırmızı et değil, avokado gibi tarım ürünleri de yavaş yavaş "dünya hayatı"na veda ettirilecek.***
Instagram kullanıcıları oranın tatlı, mutlu, hatta "pembiş" bir yer olmasını seviyor. Doğrusu, bunu bir miktar anlıyorum. Yeryüzü cehenneminin sanal da olsa cennet gibi bir arka yüzü olmasın mı?.. Fakat iş mitomanik kurguya dönüştü. Yalanlar, yalanlar... Bir tür "keriz silkeleme" ortamı... Pinterest'ten alıyorsun fotoğrafı, sonra oraya gitmiştim de, makarna yemiştim de, ne de güzel bir adaydı da.. Takipçiler de bayılıyor. Ama hiç değilse bir Google'a bak yahu! Orası ada değil, bunu nereden çıkardın?***
Öğrenmek için başkalarına, anlayıp BİLMEK için yalnızlığa ihtiyacımız var.