Yeni medyatik numara şu...
Olup bitenin sorgulanmasını engellemek için muğlak korkular üretmek...
Yeni felaket senaryolarıyla insanların zihnini bulandırmak...
***
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz
Sabah açıp gazetelerin internet sayfalarına bakıyorsun...
O da ne!..
Koronavirüsü geçtim,
seneye ebola olma ihtimalimiz bile varmış.
Hiç üşenmemiş bunun için Prof. unvanlı birini de bulmuşlar, şöyle diyor: "Kuraklık gelecek yaza İstanbul'un baraj sularını bataklığa çevirince
Afrika'dan gelecek sinekler beraberlerinde Ebola ve Zika virüslerini de taşıyabilirler."
Buyrun bakalım!..
Virüs dedin mi akan sular duruyor, madeni keşfettiler bir kere...
Bir yandan korku, bir yandan "reyting", diğer yandan toplumsal felç...
Üstelik bu durum,
İBB'nin muhtemel susuzluk karşısında yapması gerekip de yapmadıklarını konuşacak hal
bırakmıyor.
***
Hazır hayat büyük ölçüde durmuşken...
İnsanların zihinleri de dursun isteyenler var sanki!
Geçenlerde bir uzman (!) çıkıp açıklama yaptı: "Virüs savunma hücrelerimize karşı görünmez oldu!"
Artık ne anlarsanız...
Tam da aşılar gündeme girmişken üstelik...
Malum, uzmanlar asla "yanlış" söylemezler malum, bunda bir tuhaflık var derseniz, "Ben onu kastetmemiştim, benzetme yapmıştım, kitleler dediğimi anlayamaz" türünden cevaplar verip işin içinden sıyrılırlar.
Sonuçta olan, akıl yürütme ve irademize sahip çıkma yetimize oluyor.
Bir saldırı var, doğru.
Ve sadece "bağışıklık sistemi"mize değil, sade insanların zihnine yönelmiş bir saldırı bu...
***
Şüpheniz olmasın...
Kitlelerin bildikleri hayata dönme arzusu baskın çıktıkça pandeminin yeni sürümleri de sahneye fırlamak isteyecektir.
Kovid-19 aşındı, Kovid-20 ve ötesi mi?
Belki...
Çin'de kıpırdanmalar başladı.
Maskeleri bile atmışlardı ki, her gün uluslararası medyaya "Çin'de yeniden salgın" haberleri düşer oldu.
İlginçtir, bu haberlerin hiçbirinin arkası gelmiyor.
Ha! Bu arada...
Çin bütün zamanların en yüksek dış ticaret hacmine ulaştı...
Nasıl mı yorumlayacağız?
Orası size kalmış.
***
NOT DEFTERİ
İnsan, yalnız fizyolojik buyrukların emrinde olan bir mahluk ise, ağzındaki cevizi dama fırlatarak kıran bir kargadan, tavukları için dövüşen bir horozdan ne farkı kalıyordu. (SAMİHA AYVERDİ / Ateş Ağacı)