Evlerimizle, evdeki hayatımızla bu kadar haşin bir hesaplaşmaya girişeceğimiz hangimizin aklına gelirdi? Şimdi her birimizin boğazında koca bir yumruk... Öyle bir hesaplaşma ki, bilançosunu çıkartmak kolay değil. Susuyoruz. İçimizden konuşmaya bile mecalimiz yok. Bilançoyu bir süre daha zihinlerimizin kuytusuna iteceğiz, başka çare yok! Ama şu sorular içimizde çınlayıp duruyor: Ev, evde mi? Okul evde, iş evde, dünyanın derdi evde ama ev hayatı ve "yuva" hissi nerede?

***

"Ev ki ayrıntıdır. Susmalar, küçük sevinçler, küçük acılar, küçük konuşmalar, küçük yalnızlıklar... Hepsi hepsi." Böyle yazmıştı İlhan Berk. O zamanlar haklıydı. "Büyük" şeylerin hep evin dışarısında kalmasına özen gösterilirdi. Büyük meselelerin, büyük çatışmaların, büyük acıların, hatta büyük sevinçlerin yeri dışarısıydı! Sonra evler iyiden iyiye patırtılı mekanlara dönüştü. Dışarısının huzursuzlukları içerilere taşındı ve bu olağan sayıldı. Şimdi iş iyiden iyiye değişti. Artık bütün dünya evde. Ev bu kadar büyük derdi, bunca patırtıyı nasıl barındırsın?

***

Tanımışsınızdır. Evlerini sıcak bir yuva kılmamak için neredeyse özel çaba gösterenler vardır. Ne dışarıya bağlıdırlar, ne içerisine. Yakından bakınca anlarsınız; yeryüzünde gurbette olduklarının derin bilinciyle ağır yaralanmışlardır. Kavgaları evle barkla değil, yaşamakladır!

***

Bin defa yazdım, bir daha yazayım: Kutu kutu daireler, ev değildir." Çekirdek aile" denen şey aile değil, sadece çekirdektir.

***

Ev neresi? Turgut Uyar'ın acayip ve güzel "Büyük Ev Ablukada" şiirinde anlatılan eve hâlâ gönül veren var mıdır? "Ekmek yiyelim tereyağı yiyelim çocuk büyütelim / Sen beraber yatacağımız yatakları hazırla / Sen onu yap yeter bak göreceksin. "

***

Çok mutsuz. Yerinden kalkıyor. Cep telefonunun kamerasını açıp evini görüntülemeye başlıyor: Oturma odası pek zengin görünüyor. Yemek odasındaki mobilyalar soğuk fakat şık. Vazolardaki çiçekler aşırı düzgün durmasalar hakiki bir sevince işaret edecekler. Ama balkonun ferahlığı hiç şüphe götürmüyor. Kamera bütün bunları Instagram'a aktarıyor. Görev tamamlandı: Mutsuz hayat, "mutlu" evle örtüldü... Başkaları kandı belki ama kendisini de kandırabildi mi acaba?