Belki en iyisi...
Havadan sudan bahsetmek.
Bir süredir aklımdan bu geçiyor.
Havaya suya olduğu gibi...
Havadan sudan konuşmaya da ihtiyacımız var.
Zaten tedirginlik ateşi bacayı sardı mı, bütün meseleler duman olup uçuyor, zihinler bulanıyor.
Başka ne konuşabiliyoruz ki?
***
Buyurun!..
Bir ankete göre
on kişiden dokuzu sokağa çıkma yasağını destekliyormuş.
Yani nefes alabilmek için,
nefessiz kalmış bir ekonomiyi destekliyorlar.
Ama aynı kişilere okulların açılması sorulduğunda her on kişiden altısı yüz yüze eğitimden yana olduğunu söylüyormuş...
Toplumun kendine bakan gözlerinin nasıl karardığını, zihninin nasıl dağıldığını buradan anlayabilirsiniz.
Eh böyle bir durumda bizim gibi yazar çizer takımının sözlerinin doğru anlaşılması zor.
Mesela "
Plandemi"den söz edersiniz ama "
pandemi" anlaşılır ki, sonra ayıkla pirincin taşını!
***
Hayır! Havadan sudan konuşmak bazı sözlüklerin anlattığı gibi "
boş konuşmak" değildir.
Tersine...
Tatlı tatlı sözü hayatın içine çekmek, dertlerin kıyısından dolaşmak, ara ara durup göğe bakmak, suya dalmak gibidir.
Biz "havadan sudan" konuşmak diyoruz ya...
Birçok dilde "hava durumundan konuşmak" deyimi var.
Biz daha geniş, hatta derin tutmuşuz.
Suyu da eklemişiz ki, azizdir ve ondan konuşmak ne güzeldir!
***
Bak şimdi!
"Hava durumu" deyiverince, iş birden ciddileşiyor.
Çünkü "iklim değişikliği" patırtısı yüzünden
hava durumu (hava olayları) ile iklimi karıştırmaya başladık.
Oysa pencereden dışarıya bakıp gördüğümüz şey (mesela güneşli ya da yağmurlu ve fırtınalı bir gün) hava durumudur.
Pencereden o kışın kurak geçeceğini veya evin bulunduğu bölgenin iklimini kestiremeyiz.
Bunu yapan zihnimizdir, çünkü bilgilerle doludur.
Yani en kaba anlamıyla "
iklim" dediğimiz şey, hava olaylarının uzun bir süreye dayalı ortalama değerlerini anlatır.
O yüzden bazı uzmanlar son yıllarda "
hava durumları"ndaki değişimlerin daha ilginç bir nitelik taşıdığını söylüyorlar.
Çünkü bazı "
büyük devletlerin havayla oynadıkları" bilgisi göz ardı edilebilir
bir şey değil.
***
Tüh, yine "hafif" takılmayı beceremedim...
O halde "
su" deyip
Edip Cansever'in dizeleriyle bitireyim yazımı...
"
Güzel kaplar aldım bu yüzden, ne kadar güzel kap varsa aldım/ Bilmek için suyumu."