"Herkes maske kullanacak, temas azaltılacak.
Sinema salonları kapatıldığı için kablo kanallar ve dvd dükkanlarından film kiralamalarında patlama yaşanacak..."
***
"Birçok Amerikan şehrinde sokaklar boşalacak.
Hayalet kasabalar çoğalacak. Haber kanalları sürekli bu görüntüleri ekrana getirecek."
***
"Dış ve iç hatlara uçuşlar durdurulacak, şehirlerarası seyahat kısıtlanacak. Ordu halka yardımcı olacak. Bazı şehirlere
donanma sahilden tıbbi ve lojistik destek verecek."
***
"
Alışveriş merkezleri boşaltılacak. Okullar kapatılacak. Parklardaki
çocuk oyun alanları ıssız kalacak. Spor sezonu derhal bitirilecek. Ekonomi hızla derin bir duraklama devresine girecek."
***
İki haftadır, 2008-2011 arasında ciddi Amerikan dergilerinde yayımlanmış
21. Yüzyıl'ın ilk çeyreğine dair fütüristik (gelecek tahminleri)
makaleleri karıştırıyorum.
Hemen hepsinde
yıkıcı bir virüs salgını tahmini
var.
Araştımacılar üç aşağı beş yukarı neler olacağını yukarıda alıntıladığım gibi tarif etmişler.
Shopping Mall'lar (AVM'ler) için dil oyunu yaparak "
bir anda mallsoleum'a dönüşecekler"; yani "tüketim dininin sessiz türbeleri haline gelecekler" diye yazanlar bile var.
***
İlginç.
Neredeyse her Batı ülkesinde, hele
ABD'deki araştırma kurumlarında küresel salgın tatbikatları yapılmış.
Sonuçlar ve tahminler yayımlanmış.
Almanya'da olduğu gibi, bazı ülkelerde doğrudan meclislere bilgi verilmiş, ABD'de istihbarat kurumları bilgilendirilmiş, vs.
Ne var ki,
şu anda yaşadıklarımız ortada.
Çin özel bir durum.
Ama genel olarak baktığımızda sağlık sistemini böyle bir ihtimale karşı hazırlıklı hale getirmiş (G.Kore,
Türkiye ve bir ölçüde Almanya hariç) bir ülke yok...
Eh durup "
neden?" diye sormamak olur mu?
Hele ABD'nin yaşadıklarını sorgulamadan bu dosya kapanabilir mi?
***
Belki soruyu şöyle de sorabiliriz...
Kimler devletlerin salgına hazırlanmasını engelledi ve yanlış yönlendirdi?
Ve tabii şu sorunun da tam zamanıdır...
Son yirmi yıldır tuzu kurulara yönelik
"sağlıklı yaşam" tıbbına verilen önemin "
halk sağlığı"nı geri plana atmasının dünyadaki bu perişanlıkta hiç mi payı yok?