Aman kolestrole dikkat!
Yüksek tansiyona dikkat!
Obezite artıyor, dikkat!
Yediklerine dikkat, içtiklerine dikkat!
Son 20-25 yılımız bu türden "sağlıklı yaşam" takıntılarıyla geçti...
Ve şimdi bu uyarıların temel kaynağı ve baş sözcüsü ABD'nin kafasını nasıl duvara çarptığını hep birlikte izliyoruz.
Düşünün...
Ülkenin her köşesinde egzersiz salonları var...
Ortalık ünlü diyetisyen kaynıyor.
Ama hastanelerinde yeterli miktarda hijyen maskesi bile yokmuş, Rusya gönderiyor.
Valileri solunum cihazı için tv ekranlarından yalvarıyor.
***
İbretlik günler, diyorum ya...
Meğer popüler kültüre "
sağlıklı yaşam" çılgınlığını pompalamak
ile
sağlam bir sağlık sistemi kurmak arasında
dağlar kadar fark
varmış...
Bunu da artık anlamayan kalmamıştır.
Demek ki,
ne yesek uzun yaşarız, ne yapsak yaşam kalitemizi yüksek tutarız türünden
endişeleri büyütmek
halk sağlığına zerre katkıda bulunmuyormuş! Halk sağlığını önemsemek bambaşka bir iş ve bakış gerektiriyormuş.
ABD 'ye bakmak, bunu anlamak için yeterli.
Demek ki, işler ciddileştiğinde, insanlar hastane kapılarına yığıldığında...
Bütün o zengin işi gevezelikler, bıraktım yoksulları, orta sınıfı bile kurtaramıyormuş.
***
Bazı okurlar 12 Mart'ta bu köşede "
ABD, virüsün yol haritasını biliyor" başlığıyla yer alan yazımı soruyorlar.
Hani biliyordu, bilseler böyle hazırlıksız yakalanırlar mıydı, diyorlar.
Bir açıdan haklılar.
Ama belki şöyle sormak gerek...
Hangi ABD biliyordu, hangisi bilmeye yanaşmayıp kötü yakalandı?
Dr. Eric Toner ve ekibine 2019 Ekim'inde "zatürre gibi başlayıp hızla gelişen bir salgının" tatbikatını yaptıranlar ve dünya genelinde 65 milyonun etkilenip ekonominin duracağı sonucuna ulaşanlar virüsün yol haritasını bilmez olurlar mı?
Gates Vakfı, Dünya Ekonomik Forumu ve küreselci proje müttefikleri elbette biliyor.
Hatta esas önemlisi, virüs şoku gelip çattığında
bugünkü ABD yönetimin çuvallayacağını da bildiklerinden emin olabilirsiniz.
***
Şu kesin...
Yeni bir dünya hazırlanıyor.
Salgın ağır ağır söndükten sonra "eski hale döndük" diyeceğiz ama öyle olmadığını kısa süre sonra anlayacağız.
Fakat şimdiden hem devletler hem de vatandaşları şu gerçeği zihinlerine çakmalılar...
Kamu müdahalesi, kamu ekonomisi, kamu hizmeti, kamu yatırımları gibi kavramları yeniden ciddiye almak ve üzerlerinde çalışmak zorundayız.
"Ben"in tükenip "biz"in başladığı bir yerdeyiz çünkü.