ABD, iddia ettiği gibi Suriye'den çekilmeye niyetli falan değil. Çekilmez.
ABD, Suriye'den değil, Türkiye'nin önünden çekildi; daha doğrusu çekilmeye zorladık.
Sonunda "gider, petrol yataklarını koruruz" dediler.
Bazı "yorumcu" arkadaşlar günde sadece 140 bin varil üreten petrol yataklarına ABD'nin ihtiyacı varmış gibi anlatıyorlar ki, gülünç.
Bazıları da ABD'nin resmi ağzına uyup "petrol yatakları DEAŞ'ın eline geçmesin diye oradalar" diyor.
Oysa bunlar işin "hile"si.
ABD, Suriye'deki petrol yataklarını koruyarak o petrolden yılda yüz milyonlarca dolar gelir elde eden PYD'nin mevcut varlığını ve gelecekteki pazarlık gücünü korumuş oluyor.
***
Ancak daha ötesi var...
Şimdi geçmişe baktığımızda şunu iddia etmek yanlış olmayacaktır: "
Arap baharı" bahane edilerek Suriye krizinin çıkartılmasının sebebi bu
ülkenin kıyılarının önünden Kıbrıs'ın batısına kadar uzanan devasa enerji yatağına dair hazırlık planlarıdır.
Obama yönetimi kriz 2020'den öteye kadar uzasın, kaos sonunda yepyeni bir harita ve güç dağılımı ortaya çıksın istiyordu.
Rusya bu oyunu bozdu.
15 Temmuz darbe/işgal girişimini aşan
Türkiye de bölgede güç sahibi olacağını açık açık ortaya koyunca ABD'nin hesapları iyice karıştı.
Ve unutmamalı ki...
Doğu Akdeniz enerjisi demek Türkiye'nin kaderinde köklü bir sıçrama demek.
Yani bizi daha da hareketli günler bekliyor.
Yani ABD öyle kolay kolay denklemden çıkmaz.
***
Ergün Diler geçen gün "
Akdeniz Kalkanı harekatı ne zaman başladı? 2006'da. Peki o tarihten sonra olanlara ve Türkiye'nin yaşadıklarına bir bakın" derken, yerden göğe haklıydı. (Takvim, 2 Kasım)
Harekatın adı
Akdeniz Kalkanı ama Deniz Kuvvetleri Komutanlığı'nın harekat görev tanımı şöyle: "
Doğu Akdeniz'deki Türk deniz yetki alanlarında farkındalığa sahip olmak, deniz güvenliğine katkı sağlamak ve Türkiye Cumhuriyeti'nin deniz yetki alanlarındaki hak ve menfaatlerini korumak..."
İlk olarak
1 Nisan 2006'da icra edilmiş.
O günden sonrasını biliyoruz.
Bu
"farkındalığın" bedelini Türkiye'ye, Silahlı Kuvvetlere ve iktidara ödetmek için
her türlü kötülük yapıldı.
Bunları anlamak ve
Doğu Akdeniz davamızı zihnimize kazımamız gerekir.
Mesela uluslararası ilişkiler uzmanlarının meselesi değil,
vatandaş olarak hepimizin meselesidir...