"Peki ne olacak? Bu sorunun pratik cevabını partiler verecek.
Koalisyon ya da erken seçim, hangisi olursa olsun, tercih artık "milli" olanla, "ecnebi" olan arasındadır."
7 Haziran 2015 seçimlerinden bir hafta sonra olup biteceklere dair ayrım çizgisini bu sözlerle çekmiştim...
Malum, AK Parti'nin şimdi yavaş yavaş kopup gitmeye başlayan AKP'li kesimi 7 Haziran seçimi sonrasının yeniden konuşulmasını istiyor.
Eh, konuşalım o zaman!
HDP'den CHP'ye uzanan geniş bir yelpazeyle can ciğer kuzu sarması bir takım muhafazakârlar tablosu ilk o zaman projelendirilmişti.
Bunu konuşalım mesela...
***
Ama unutkan bir toplumuz...
HDP'nin dışardan destek verdiği bir AK Parti-
CHP koalisyonu kurulabilsin diye estirilen medya fırtınasını şimdi unuttuk tabii.
Cumhurbaşkanlığı açık biçimde yeni bir seçimden yana tavır koymuşken Davutoğlu'nun "
koalisyon için uzlaşma gerekiyorsa, uzlaşmaya hazırız" çıkışını ve meşhur "
istikşafi" görüşmelerini kaç kişi hatırlıyor şimdi?
Dikkatinizi çekerim, kimse toplumsal uzlaşma falan istemiyordu, istenen Erdoğan'ın gücünü kıracak siyasi uzlaşmaydı.
Bu bakımdan, Davutoğlu'nun seçimi "
Başkanlık sistemine halk yetki vermedi" sözleriyle yorumlaması da ilginçtir.
***
Benim hafızam da çoktandır dağınık.
Bu yüzden dönüp o günlerde neler yazdığıma baktım...
Kasım 2015 seçimine bir ay kala "
Şaka mısınız Arkadaş?" başlıklı yazımda şunları demişim mesela...
"Her şey gözlerimizin önünde oluyor.
Biliyoruz.
Dünya sisteminin merkezi, İstanbul sermayesi, eski ana akım medya ve kişisel rahatını bozmadan iktidarı değiştirme yollarını arayan sosyal kesimler gönüllerini
çoktan koalisyon fikrine kaptırdılar.
Sermaye tarafından teçhizatlandırılmış
muhafazakâr tuzluklar da hazır ve nazır..." Ve şu notu da düşmüşüm: Belli ki seçimden sonra da bu '
koalisyon güçleri'yle çok işimiz olacak."
***
CHP'ye bile benzemeyen CHP, milliyetçi oylara talip olan uzlaşmacı yeni bir parti, "ecnebi" muhafazakârlar...
Bütün bunlar o günlerden beri bir tezgâhta ince ince dokunuyor.
Biliyorum, iktidar partisinin en başta gözlerinde beliren "
yakını görme" bozukluğu olmak üzere eleştirilecek çok yanı var ama olup bitenleri değerlendirmek için önce bu
gayrı milli gelişmeleri iyi bilmek gerekiyor.