Medeniyetin başımıza ördüğü çorabı çekiyorum çekiyorum çıkmıyor. Var mı içinizde bir formülünü bilen. (CAHİT ZARİFOĞLU / Bir Değirmendir Bu Dünya)
***
O sırada hostes kahvelerimizi uzattı, konuşmaya ara verdik. Kitabıma uzandım. Kaldığım sayfayı açarken sordu, "Ne okuyorsunuz?" "Gölgeye Övgü, Borges" dedim, "öykü". "Rica etsem, üçyüzaltmışbeşinci sayfayı bana okur musunuz?" dedi (...) Niye diye sordum. "Uçuş numaramız" dedi. Sayfayı açtım, öykünün adı 'Uzun Arayış'tı. (
SEMİH KAPLANOĞLU / Karşılaşmalar)
***
Hatırlamak asla masum değildir. (
GEORGI GOSPODINOV / Hüznün Fiziği)
***
Umudu ve umutsuzluğuyla, bazen muhtemel tek tanımı bulduğuma inanırım: Aşk, başkasıdır. Ben, sevilen kişi ben değilim. O bir başkası. (
CAMILLE LAURENS / Aşkın Romanı)
***
Bir elbise eskiyene kadar kaç kez askıya asılır? Bir bardak kırılana kadar kaç kez yıkanır? Bir çekmece bozulana kadar kaç kez açılıp kapanır? Bir duvar yıkılana kadar kaç kez boyanır? Bir çiçek solana kadar kaç kez sulanır? Son gece gelene kadar neler yaşanır? (
A. ALİ URAL / Makyaj Yapan Ölüler)
***
İnsan fiziken bir kez doğar, peki ya ruhen? (
G.G.MARQUEZ / Kolera Günlerinde Aşk)
***
O gece yeni sanrılar gördüm. Dayanılır gibi değildi. Klinikteki arkadaşlarımdan biri çok şanslı: Sanrı olarak hep yılanlar, fareler, kurtçuklar, sevimli şeyler görür. Ben gerçekliği görüyorum. (
EMILE AJAR / Yalan- Roman)
***
Kendimi çirkin buluyorum. Belki de kış olduğu içindir. Kışı geçirirseniz yazın da aynı olduğunu göreceksiniz. (
J-L. FOURNIER / Son
Siyah Saçım)
***
Kedilerin, velilerin ve artık kendisini terk etmiş meczupların, gençölmeye alışamayan çınarların ve telaşın ve sükunetin, martıların ve havada süzülen simitlerin, ilmin ve cehaletin, denizin ve çölleşmiş ruhların da, insanların ve cinlerin, iblislerin ve meleklerin de şehri
İstanbul'da telaşla yürüdüğüm günlerdi. (
AYKUT ERTUĞRUL / Başlangıçların Sonsuz Mutluluğu)
***
İşte bir pazar günü daha-ne yapacağınızı merak ediyorum doğrusu... (
ŞULE GÜRBÜZ / Kambur)