Bilmem, hatırlıyor musunuz?..
Henüz 15 Temmuz'un üzerinden iki ay geçmişti ki...
"Kötü bir rüya gördük diye bakmamız gerekir" diyen siyasetçiler çıktı.
Kimi muhafazakâr çevrelerin ileri gelenleri bile hemen mırıldanmaya başladı: "Büyük bir badire atlattık fakat artık o zeminden çıkma vaktidir..."
Daha 11 Kasım 2016'da...
Bu köşede toplumda oluşturulmak istenen havaya isyan etmişim: "Bir tür ruhsal kayganlık, pişkinlik... İnanılır gibi değil, sanki 15 Temmuz hiç olmamış! Bombalar, tanklar, jetler, helikopterler... Şehitler, gaziler... Hiçbiri yok! Sanki iki saatliğine bir film izlenmiş de salonun ışıkları yanınca her şeyi unutmuş gibiler."
29 Kasım 2016'da yine burada "sağlı sollu gelip 15 Temmuz'u unutturmak istiyorlar" diye yazmışım.
Türkiye'yi bağımsızlık yolundan döndürmek için gerçekleştirilmiş bir saldırıydı 15 Temmuz.
Hem örtülü hem de açık işgal planlarının bir parçasıydı.
Bugün o geceki "saldırı"nın gerekçeleri ve failleri ortadan kalkmış değiller.
Esas stratejilerini terk ettikleri de söylenemez.
Tabloya bir bakın...
Akdeniz kavgası, Yunanistan'ı üzerimize sürme heveslileri, NATO içi çekişmeler, Pentagon/ İsrail/ Suud ittifakı, Kuzey Suriye, vd.
Bu meselelerin çözümünde Türkiye'nin bağımsız karar verme arzusu kritik bir yer tutuyor ve bu durum Türkiye düşmanlarını "hasta" ediyor!
Uyanık kalmamızın yolu yaşadıklarımızı hafızamızda hep diri tutmaktır.
Hafıza böyle durumlarda güçlü bir silahtır.