Konu yaya haklarıysa... Şunu bilip işe öyle koyulmak gerek...
Otomobilin, otobüsün, minibüsün, kamyonun baş üstünde tutulduğu bir toplumda "yaya olmak" baştan kaybetmektir.
O yüzden "zorla güzellik" yolunu denemekten başka çare yoktur.
Yani 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun işlemeyen maddesini işletmek için parlamentonun daha yüksek ceza uygulamasını gündeme getirmesini destekliyorum.
Tasarıya göre yaya geçitlerine yaklaşırken yavaşlayıp yayalara öncelik vermeyen araçlara kesilen ceza 235 TL'den 488 TL'ye yükseltilecekmiş.
Tamam!
Bir de bu denensin.
Esas mesele şu...
Açın YouTube'u...
Yaya geçitlerindeki feci kazalara bakın!
Çoğunluğu "geçiş üstünlüğü" kaosundan değil, aşırı hız yapan sürücüden kaynaklanıyor.
Sürücünün o hızla ne geçidi ne de yayayı fark etmesi mümkün!.
Demek ki, asıl yapılacak iş hızın düşürülmesidir.
Asla makul hız sınırının üzerine çıkılmamalı.
Boş buldun mu, 100 bastığın bir şehir merkezi olmaz, o-la-maz!
Emin olun, sürücüler düşük hıza alıştığında meselenin yarıdan fazlası hallolacak.
Efendim, Avrupa'da yaya ayağını attığında araçlar tık diye duruyormuş...
Tabii duruyorlar. Daha doğrusu durabiliyorlar.
Dikkat ederseniz, görürsünüz ki, oralarda araçlar şehrin merkezinde kaplumbağa hızıyla hareket ediyorlar.
***
AYNA
Sevmeden bakana Yusuf bile çirkin görünür; şeytana meyledene şeytan melek görünür.
ŞİRAZLI SADİ