Yüzümüz kimliğimizin taşıyıcısıdır, kişiliğimizin yansımasıdır, ruhumuzun ışığıdır.
Nur yüze iner.
Söz yüzde biçimlenir, cana kavuşur.
Dudakları sussa bile durmaksızın konuşur yüz.
Bu gerçeği dünyadan ayrılalı yüz yıllar geçmiş insanların portre resimlerine baktığımızda içimizde uyanan heyecandan biliriz.
Hele eski fotoğraflardaki tanıdıklarımızın yüzleri!..
Belki yaşarken o kadar dikkatli bakmamışızdır yüzlerine. Ama fotoğraflarındaki yüzlerine bakınca zihnimizdeki bulanıklık dağılıverir.
Aşk mı?
O bütün flörtleşmelerden ve bedene yönelik arzulardan farklı olarak "yüzü sevmek"tir. Yani doğrudan yüze yönelir.
***
Peki şimdi ne oluyor?
Belki de insanlık tarihinin en büyük dönüşümlerinden birine tanık oluyoruz.
Olay şu...
Selfie'lerdeki yüzümüz gerçek yüzümüzün yerine geçmek istiyor.
Sevilen, çağıran ve çağırılan, kişiliğimizi taşıyan, ruhumuzu yansıtan yüzümüz instagrama attıklarımız olsun istiyoruz mesela; filtrelenmiş veya en uygun pozisyon ve ışıkta çekilmiş görüntülerimiz...
Şimdi içinizden "
ne diyor bu adam?" diye geçirmişsinizdir.
Ama bir bakın çevrenize, ne dediğimi anlayacaksınız.
Dahası var...
2016'ya kadar estetik operasyonlar için insanlar ellerinde ünlülerin fotoğraflarıyla gidiyorlar ve "beni buna benzet" diyorlarmış.
Yeni trend çarpıcı!
Batı'da cerrahlara "
beni şu filtreli selfie'lerimdeki gibi yap" diyenlerin
oranı geçen yıl yüzde 55'i bulmuş. Eminim, bizde de gidiş bu yöndedir.
***
Diyeceksiniz ki, iyi ya insanlar
"kendi"lerine benzemek istiyorlar.
Bir dakika!..
Kendilerinin
düzeltilip dondurulmuş görüntülerine benzemek istiyorlar.
Filtrelenmiş fotoğraf deyip geçmeyelim; Cilt bebek gibi, burun inceltilmiş, çene isteğe göre genişletilmiş veya törpülenmiş, vs.
Hatta bazen ortaya kendine hayal meyal benzeyen yüzler çıkıyor...
Biliyorum, malum klişeler ortaya dökülmek için hazırda bekliyordur.
Mesela günümüzün "
kayıp ruhları"nı hiç sorgulamayan insanlar birden
"
ruh güzelliği"nden dem vurmaya
başlayacak, selfie'lerini kendinden çok
beğenenleri horlayacaklar...
Oysa o kadar basit değil!
Konu uzun..
Şimdilik bir tedirginliğimi not edip konuyu kapatayım...
Ya bütün bunların sonunda
instagramdaki gibi hoş kalabilmek uğruna yüz yüze ilişki kurmaktan kaçan kuşaklar ortaya çıkarsa?..