Anlaşıldı, böyle oluruna bırakarak...
Halkın sağduyusuna güvenerek devam edemeyecek bu iş!
Çünkü Suriyeliler konusunda gönüllü veya "görevli" provokatörün haddi hesabı yok...
Yalanın bini bir para...
Zalimlik zirvede...
Üç Suriyeli yanlış yapsa üç milyon Suriyeliye fatura etmeye hazırlar.
Yazıyorum, çiziyorum ve özellikle vurguluyorum ki, üzerinde "çalışılmış" kışkırtmalarla karşılaşırsak, şaşırma- yalım.
Avrupa'da mülteci düşmanlığını büyütmekte başarılı oldular.
Kitle desteği ve seçim zaferleriyle de ödüllendirildiler.
Zaten bizimkilerin akıl hocalarının da kafaları hiç "buralı" olmadı; burayı da Macaristan, Polonya, Almanya, İtalya gibi sanıyorlar.
Sonuç?..
Kazanamazlar ama üzerler.
***
Haberiniz var mı, bilmem.
Provokatörler seçimden üç gün sonra
İzmir Çamdibi'nde Suriyelilere "
Yaşa Mustafa Kemal Paşa Yaşa" sloganları eşliğinde saldırdılar.
Vahim ve ciddi bir işaret.
Hatta
saldırıların bir seferde bitmediği ve günlerce sürdüğünü söyleyenler
var.
Saldıranlar ve destekçileri sosyal medyada yaptıklarına "
Çamdibi temizliği" demekten de çekinmediler.
Ardından
Tarsus'taki Eczane saldırısı geldi.
Kitleleri galeyana getirmek için birileri olayı "Suriyeliler eczaneye saldırdı" şeklinde sosyal medyaya yansıttı.
Tabii dururlar mı? Hemen Sinan Oğan ve Ümit Özdağ da twitter'da yalanın üzerine atlayıp büyüttükçe büyüttüler.
Oysa eczaneye saldıranlar Suriyeli değildi, hatta saldırı sırasında
yaralanan bir Suriyeli de vardı ama
yalan gerçekten daha hızlı yayılıyordu.
***
Ne yapmalı?
Birçok şey...
Belki
mülteciler ve Suriyeli misafirlerimiz için ayrı bir bakanlık
oluşturmak fikrini dahi yeniden ele
almak doğru olabilir.
Ama ilk iş...
Yerel yetkililerin provokasyonlara karşı uyanık olması ve bir kıvılcım parladığında olabildiğince çevik davranmasıdır.
İhmal kaldırmayan bir konu bu...