NATO'nun meşhur bir tatbikatı vardır: Display Determination.
Hâlâ sürüyor mu, emin değilim. Bir zamanlar gazetelerimiz Ege sularında yapılan bu tatbikata çok geniş yer verirdi.
Adı da "Kararlılık Gösterisi" diye Türkçeye çevrilirdi.
Anlamlı bir ifadedir...
Neden?
Çünkü tuttuğun yer ve duruşun konusunda kararlıysan, bunu dosta düşmana göstermen gerekir. (NATO ve ABD neye kararlı olduğunu 1992'de bu tatbikatta uçak gemisi Saratoga'dan bizim Muavenet zırhlısına "yanlışlıkla" iki füze göndererek göstermişti ve duruma uyanamamıştık ama o ayrı konu!) Diyeceğim şey şu...
24 Haziran seçimlerinin çok önemli bir yönü Türkiye'nin iyiliğine düşman Batılı kurumlara, kafası karışık Avrupalı siyasetçilere, Fetöcü askerleri pohpohlamayı sürdüren NATO karargâhına, bize hâlâ aba altından sopa göstermeye çalışan lafta müttefiklerine karşı bir "kararlılık gösterisi" niteliği taşımasıdır.
Hepsi bu gerçeği iyi biliyor.
O yüzden gözleri sürekli üzerimizde; elleri içimizde...
Bir yorgunluk belirtisi arıyorlar.
Bağımsız Türkiye arayışımızdan vazgeçebilir miyiz; bunu ölesiye merak ediyorlar.
Etki ajanlarının bu yöndeki çalışmaları fosladığında moralleri bozuluyor; öfkeye kapılıyorlar.
The Times'ın bizim medyaya da yansıyan başyazısı da bu öfkenin ürünü. Yazıya sadece içindeki "Erdoğan rakiplerini eze eze yenecek" cümlesinden kalkarak yaklaşmak pek doğru iş değil. Çünkü yazıyı kaleme alanın esas meselesi seçimlerin adil ve demokrat olmadığı duygusu yaratmak ve bu noktayı Avrupa medyasında daha güçlü biçimde tartışmaya açmak. Asıl o noktaya bakmalıyız.
Üzerimize böyle geliyorlar, gelecekler.
Ama millet kararlılığını sergilediği sürece bu yazıların hepsi ve elbette bu bakış açısı birer birer sönüp unutulacak, şüpheniz olmasın!